Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: İtalya ::::: Venedik ::::: Venedik'te Karnaval - (Bölüm 3)        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
İtalya Venedik 18 Şubat 2013 01 Mart 2011
06 Mart 2011
4531 2 Setenay Süzer 

 Venedik'te Karnaval - (Bölüm 3)
 (Genel)

Gezimizin üçüncü günü yine sabah 7 de San Marco meydanında, gönüllü karnaval kostümlülerinin verdikleri pozları görüntüleme yarışındaydık. Hava önceki güne göre çok daha soğuk ve rutubetli olmasına rağmen nasıl bir zevk ve mutluluksa, ipekli giysilerle saatlerce poz veren bu her yaştan hanımlar ve beyler, aynı kalabalıkla ve farklı giysilerle gelmişlerdi. Özellikle ekip halinde çalışan profesyonel fotografçıların isteğine göre hareket ediyorlar ve meydanda tam bir görsel şölen yaratıyorlardı. Bizim gelinlerin takı kesesine benzer süslü keselerin içinden kartvizitlerini çıkarıp dağıtmaları, çekilen bu fotoğrafların kendilerine iletilme amaçlı idi. Ben de 20 kadar gönüllünün daha sonra mail adreslerine çekimlerimi yolladım, çoğu teşekkür ederek cevap verdiler. Adres ve isimlere bakınca, Fransızların önde oldukları anlaşılıyordu. Bu işin meraklıları aylar öncesinden bulundukları ülkelerden bu şaşaalı kostümleri her yıl belirlenen temaya göre hazırlatıyorlarmış. Elbette arzu edenlerin, Venedik'teki atölyelerden de kiralık ve satılık kostüm temin etmeleri mümkündür.

 

 

San Bartolomeo meydanı...
 
Rialto Köprüsünden Büyük Kanal manzarası...
 

Saat 9 a doğru sulu kar yağmaya başlayınca kahvaltı için otele döndük. O günkü programımızda Rialto köprüsünden geçip, pazar yerinin, çarşıların ve San Polo bölgesinde ünlü Frari kilisesinin görülmesi vardı. Geziye başladığımızda sulu kar yağmura dönmüştü ama bizim yağmur da olsa, programımızı aksatma lüksümüz olmadığından Rialto köprüsüne doğru gezimize başladık. Venedik'i her ziyaret edenin, özellikle organize turlarla gidenlerin mutlaka geçtiği, yağmurda renkli şemsiyelerle daha güzel fotoğraf görüntüleri veren, San Marco-Rialto köprüsü  arası güzergahta  sağlı sollu mağazalara göz atarak yürürken, köprüye yakın San Bartolemeo meydanında, 1700 yıllarda yaşamış Venedikli ünlü  oyun yazarı Carlo Goldonin heykeli dikkatimizi çekti.

 

Rialto köprüsü (İtalyanca Ponte Rialto), geleneksel olarak şehri ikiye böler, San Marco meydanı tarafı sağ yaka (Rialto di qua-bu taraf), San Polo yönü sol yaka (Rialto di la-o taraf) olarak söylenir. Köprü Büyük kanalı, güçlü ve zarif oyulmuş mermer bir kemer oluşturarak geçer ve ipek kravatlar,  mücevher satan mağazalarla kuşatılmıştır. Büyük kanal üstündeki ilk geçiş 1181 yılında Nicolo Barettieri tarafından yapılan ve Doğu yakasında bulunan darphane ye atıfla Ponte della Moneta (para köprüsü) adı konan ahşap köprü ile oldu. Daha sonra trafiğin artmasıyla yerine daha büyük ahşap köprüler yapıldı. En son yapılan köprünün yanmasıyla yerine taş köprü yapılmasına karar verildi. Köprü projesini zamanın ünlü mimarları Michelangelo, Sansovino, Palladio'ya rağmen, soyadı da köprü olan Antonio Ponti'nin tasarımı kazandı. Yapımı 1588-1591 yılları arasında tamamlandı. 400 yıldan fazla zaman içinde hala ayakta kalan köprünün, orta ark yüksekliği 7.5 metre olup, inşaatında 12000 ahşap kazık kullanılmıştır. Sonunda sağlam, kapalı kemerlerin altında sıralanmış dükkanları, rampalı 3 yürüyüş yolu ile ışıltılı bir yapı ortaya çıkmıştır. Köprüden Büyük kanalın renkli trafiğinin ve her iki kıyısındaki sarayların muhteşem manzarası seyredilebilir.

 

 

Rialto Erberia Market...
 
 
Rialto Prescheria market...
 

Köprüden geçtikten sonra pek çok hediyelik eşya mağazası, restoran ve cafelere göz ucuyla bakıp, asıl seyirlik olan Erberia (sebze pazarı), Prescheria (balık pazarı) Rialto Market denen kapalı pazar yerine vardık. Her türden bildik bilmedik taze sebzenin ve meyvenin, balığın, deniz böceklerinin satıldığı son derece iştah açıcı tezgâhlardan alışveriş yapanların hemen hepsi orta yaş ve üstü insanlardı. Venedik in asıl yerlilerinin (60.000) çoğunluğunu bu yaş grubu oluşturduğu söylemi demek ki doğruymuş diye düşündük. Sabahın erken saatinde mavnalarla köprübaşına gelen malların el arabaları ile pazara taşınması, meraklı fotoğrafçılar için herhalde renkli görüntüler verir. Çarşının büyülü albenisine fazla kapılmamaya gayret ederek, istikamet Venedik'in San Marco Bazilikasından sonra ikinci kilisesi Frari diyerek, elimizdeki haritanın gösterdiği rotada ilerleyip kiliseyi bulduk ve 3 EU ücretle içeri girdik.

 

Frari Kilisesi koro koltukları...
 
Frari Kilisesinde dilek tutanlar...
 
‎Tiziano Vecellio -Assumption of the Virgin (1518)...
 
Frari Kilisesi Tiziano'nun anıt mezarı...
 

Santa Maria Gloriosa dei Frari (kısaca Frari) kilisesi, 1236 yılında Fransisken mezhebine bağlı olanlara tahsis edilen Venedik'in San Polo bölgesindeki arazi üzerinde, 1340-1469 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu ihtişamlı yapı, pek çok sanat eserine ev sahipliği yapar. Bunların içinde en değerli hazine ana altarın üzerinde bulunan Gotik apsisi süsleyen, Tiziano'nun ilk başyapıtlarından biri olarak değerlendirilen Madonna di Ca' Pesaro (Meryem'in Göğe yükselişi-1516-18 ) adlı eseridir. Bu tabloda, Meryem figürü için poz veren sanatçının karısı, bir müddet sonra doğum yaparken vefat etmiş. Kilisenin sakristisinde, Giovanni Bellini'nin triptik şahaseri yer alır. Kilisenin ana altarın karşısında yer alan Koro koltuklarının olduğu bölüm, ahşap işçiliği ve altın varaklı grift oymaları ile olağan üstü ihtişamlıdır. Büyük neftin iki yanına yerleştirilmiş olan Venedik in iki ünlü sanatçısının  görkemli anıt mezarlarından biri Tiziano'ya (1576 yılında yapılmış) diğeri 19.yy heykeltıraşlarından neoklasik devrin lideri Canova ya aittir. Canova nın mozolesi ölümünden 5 yıl sonra 1827 de  yapılmış, sadece kalbi buraya  defnedilmiştir. Kilisenin içindeki mum yakılan adak bölümünde benzerine rastlamadığımız şekilde Meryem heykelciğinin ayakları çevresine dilek notları, fotoğraflar konulmuştu, belki bir hikmeti vardır diyerek biz de mum yakıp, dilek dileyerek duamızı yaptık.


Frari den sonra aynı yolları takip ederek geri geldiğimiz San Marco meydanında etkinlik var mı diye bakmak istedik ancak sabahtan beri yağan yağmurla meydanı su basmış, çevresinde yürüyüş için tahtalardan yapılan platformlarda insanlar yürümeye çalışıyordu. San Marco Bazilikasını geçen gelişlerimizde  görmüştüm, Güzin ilk geliyordu ben de tekrar hatırlayıp fotoğraf çekeyim diyerek  bir  hayli kuyrukta bekledikten sonra içeri girdik ancak yoğun kalabalıktan, değil fotoğraf çekmek, adım atılacak gibi değildi. O kadar zahmetle girdikten 10 dk sonra herhalde yetkililerce bu kadar kalabalık istenmedi, boşaltmak amacı ile kilisenin ışıkları söndürüldü, karanlıkta bir şey göremeyince dışarı çıkmak için yine uzunca süre kuyrukta beklemek zorunda kaldık. Öğle yemeği  sonrası  dinlenmek en güzeli diyerek, mavi saatte geri gelmek üzere otelimize gittik.
 

 

 

 
Venedik Karnavalından kareler...
 

Akşamüzeri günbatımı sonrası dışarı çıktığımızda, ertesi günün güzel olacağının müjdeler şekilde, yağmur dinmiş, bulutlar dağılmıştı. Meydan, mavi zaman güzelliğinde gönüllü kostümlülerle yine dopdoluydu. Gün boyu poz verdiren fotoğrafçıların isteğini yerine getirmekten başka, bıkmadan anı fotoğrafı çektirenlerin gönlünü yapmak için ayakta kalmak, bu insanlar için gerçekten özveri ve sabır isteyen bir iş ve herhalde zevkle, mutlulukla yapıyorlar. Fotoğraf çekiminden sonra tekrar Caffe Florian da kahve içimi için deneyelim dedik ancak sadece kostümlüler içeri alınıyordu. Onlar da sıraya girmişlerdi. Tam karşısında yer alan Caffe Lavena 1750 yılında yapılmış, Venedik'in aynı tarz butik cafelerinden biri olmakla beraber rakibi dolup taşarken gittiğimizde sadece bir aile oturuyordu. Pasta ve kahvemizi beklerken bu çok şık tarihi atmosfere eşlik eden, gençlik çağlarımızın ünlü İtalyan şarkılarını dinlemek müthiş güzel geldi. Garsonun gümüş tepsi içinde çok özenli sunumu bizi ayrıca memnun etti. Haydi, artık kalkın diye gözümüze bakan da olmayınca büyük mutlulukla bir hayli oturup bu romantik mekânın keyfini yaşadık.

 

 

Venice Carnival-Cafe Florian...
 
Karnaval akşamında San Marco meydanında dans...
 
 

Dışarı çıktığımızda, gün içindeki etkinlikler için meydanda hazırlanan, etrafı demir parmaklıkla çevrili ve para ile içeri alınan alanın ucundaki sahnede, her akşam tekrarlanan pop müzik konseri vardı ve müziğe dans eden çiftler eşlik ediyordu. Biraz dışarıdan seyrettikten sonra bazilikanın arka bölümündeki sokaklarda sıralanan, gündüz ki gibi kalabalıkların doldurduğu çarşılarda dolaştık, çok şık İtalyan kazaklarının, giysilerinin, sanat objelerinin satıldığı bütün dükkânlar gece vakti de açıktı. Karnaval zamanı gün içinde olduğu gibi gece de saray mekanlarında, kostümlü baloların tertiplendiği programlar vardı, bizim katılacağımız etkinlikler olmadığından ilgilenmemiştik, ancak meraklısı için o atmosferi yaşamak, mutlaka güzel olurdu...









 Yazılan Yorumlar...
Setenay Süzer
(05 Mart 2013)

Çok teşekkür ederim Neşe Hanım,
Venedik gerçekten çok özel ve benzersiz bir şehir.Şartlar ve fırsatlar çok denk gelince Karnavalını da görmüş oldum.Hep birlikte nice güzel gezilere...

NEŞE
(25 Şubat 2013)

Harika bir geziye eşlik ettik...ne güzel...Venedik te artık hep yaşlılar kaldı,gençler bu kısıtlı ortamda iş olanakları bulamayınca dışarı kaçtılar,yaşlılarda romatizma derdi ile inleyip duruyorlar bu nemli şehirde ..Bir de burada özel bir turist vergisi uygulanıyor,diğer şehirlere göre tabii ki daha pahalı,hele hele oteller...Bütün bunlara rağmen Venediğe elli kere gitsem yine bıkmam,fakat karnavalda hiç gitmedim,güzelliği sizinle yaşadık...

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.