Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Türkiye ::::: Antalya ::::: Yol Nereye Biz Oraya - 3 : Kaş / Kalkan...        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Türkiye Antalya 21 Şubat 2013 19 Ağustos 2012
31 Ağustos 2012
6555 4 gülden 

 Yol Nereye Biz Oraya - 3 : Kaş / Kalkan...
 (Genel)

Kale Üçağız köy yolundan,Kaş'a doğru yapacağımız 34,2km'lik yol boyunca,konuşulan tek bir mevzu vardı.O da seyahate çıkılan an itibari ile  hayranlıkla izlediğimiz sahil şeridi ve güzelliğine hayran kaldığımız KALEKÖY..Oysa ki yolumuzun üstünde,daha bizi kim bilir ne güzellikler,ne sürprizler bekliyor idi.Geçen yazımın birinde kullanmış olduğum bir söz yine aklıma düşüverdi ''her gördüğüm yeni yerin büyüsüne kapılıp,bir önce ki hayran kaldığım yere, ihanet ediyor gibi hissediyorum kendimi..''İnanın bunu yaşamamak,düşünüp hissetmemek  elde değil.Tabii görmeden görmeye, bakmadan bakmaya değişir ayrıntı ve fikirler. Kimin nasıl bakıp, hangi açıyla değerlendirdiği,elbette önemlidir kiiii, (nacizane fikrimdir) muhtemelen dolanır- dolaşır aynı kapıya çıkarız hep birlikte... 

  

 

 

Üçağız'dan oldukça mutlu ayrılmanın huzuru üstümüzde, kendimizi yarım saat sonra Kaş'ta bulduk.Beş sene önce,Çanakkale'den başlayıp Antalya'da sonlandırdığımız bir haftalık Ege-Akdeniz seyahatinde,ne yazık ki Kaş merkezi görme fırsatı bulamamıştık.Üst yoldan geçerken, tepeden Kaş'ı seyir etmiş, ancak bir iki foto alabilmiştik..Şimdi ise burada olmanın tadını, kısa  bir zaman diliminde de olsa doyasıya çıkartmak kalıyor bize...

Öncelikle , arabaları park edecek bir yerler aradık.O kadar kalabalıktı ki, ''iğne atsanız,yere düşmeyecek'' tabiri yerinde ise..Hem mevsimin ev güzel zamanı , hem bayram tatilin olması,tercih edilen mekanları daha da kalabalık hale getiriyor tabii.Nihayet uygun bir park yeri  bulan eşlerimiz, arabaları yerleştirir iken biz kendimizi cumhuriyet meydanına atıverdik. Beyler sahilde turlamaya karar verdiler biz ise çarşı da alışveriş yapmaya.. J Tam ayrılıyorduk ki,  karşımıza arabasıyla, buzlu badem satan, şeker mi şeker bir ufaklık yanaştı. Buzlu badem arabası  kendinden büyük keratanın J  lakin çekirdekten yetişme iyi bir esnaf olduğu da apaçık ortada..Tatlı diliyle aldırdı hepimize birer kese buzlu bademi...

 


        

Beylerden ayrılıp rotamızı çarşıya çevirdik. Ellerimizde bademlerimiz, gözlerimizin içi ışıl ışıl sergilerin arasından yavaş yavaş ilerlemeye devam ettik. Bu kadar kalabalığa rağmen, caddelerin temizliği sokakların mis kokusu, sergilerin tertipliliği, esnafın samimi ve sıcak kanlı tavırları dikkat çekmeyecek gibi değildi. Bu muazzam hava bize kendimizi,sanki oranın yerli halkıymışız gibi hissettirdi..Girdiğimiz her dükkanda gülen yüzler, her sergide çay yada meşrubat ikramı..^^Pes^^ dedik gerçekten, ne mutlu Kaş esnafına, ne mutlu yerli yabancı ziyaret edenlerine..Meşhurmuş buranın ''uzun çarşı''sı..Merak gidermek lazım dedik, tırmanmaya başladık ,yukarı uzanan o taş sokağı...Sokağın iki tarafını dolduran mağazalar, önlerinde kurulu rengarenk sergiler..aralardan müzik sesini duyuran barlar, pansiyonlar, mis kokuları ile insanın açlığını kabartan lokantalar, istemediğiniz kadar incik boncukçu,birbirinden renkli tezgahlar üstünde sergilenen halılar,hediyelik eşyalar,otantik kıyafetlerin satıldığı mağazalar..daha ne isterSiniz ?? Ve en güzeli de,sardunyaları küçük balkonlarından sarkmış,şirin evler..Burada alışveriş yapmakta çok zevkli,hiçbir şey almayıp oturup bir bardak çay içerek etrafı seyir etmekte..Neşe hocamın,11 ekim 2011 tarihli Kaş yazısında belirttiği gibi ''uzun çarşı, dünyanın bir başka yerinde,eşi olmayan bir yer''..Hakkın varmış hocam, katılmamak mümkün değil...Uzun çarşının görkemini anlatmak, hayallerinize sığdırabileceğiniz sözcüklerle sınırlı olabilir ayrıca uzantısındaki tarihi lahit Anıt mezar, bu görkemi tamamlayan unsurdur bence..
 
 
                                                                                                                                    
  
 
                                                                              
 
 
                                                                                         
 
 
                                                  
Yalnız bununla sınırlımıdır Kaş ? Tabiki hayır..Çok isterdim ki,üç beş günümü buraya ayırmış ve her köşe bucağını ayrı ayrı gezip notlar almış şekilde, kendi gözümden size anlatayım Kaş'ı. Lakin mümkün olamadı, o yüzden internetten yararlanarak hatta direk okuduğum bir yazıyı kısaca ekliyorum yazıma; Teke Yarımadası üzerinde yer alan Kaş, Likya Medeniyeti'nin en önemli kentlerinden biridir. Arkeolojik çalışmalar M.Ö. 6 bin yıllarında da burada yerleşim olduğunu göstermekte ve kentin en eski adının Habesos olduğu bilinmektedir. Tarihte Antiphellos olarak anılan kent, Büyük İskender'in Anadolu seferi sırasında Makedonya topraklarına katılmıştır. Daha sonra Seleukos'lara, Ptolemaios'lara ve Romalılara geçen şehir Bizans döneminde psikoposluk merkezi olmuştur. Kent, Anadolu Selçuklu döneminde Andifli adını almıştır. Son olarak, Yıldırım Bayezid, şehri Tekelioğulları Beyliği'nden alarak Osmanlı İmparatorluğu'na dahil etmiştir.


M.Ö. IV. yy.'da Antiphellos çok küçük bir yerleşim yeri olup biraz yukarısında bulunan Phellos'un limanı idi. Ancak Hellenistik döneme girilirken Phellos gerilemiş, Antipellos ise gelişerek daha ön plana çıkmıştır. Bu durum Roma döneminde de devam etmiş, şehir bölge ormanlarından elde edilen sedir ağacı ticareti ve süngercilik sayesinde gelişerek Phellos'un limanı durumundan çıkmış ve kendine yeten zengin bir şehir durumuna gelmiştir.
 
    
 Antik kentin doğu ve kuzeyinde yer alan dağlarda ionik tarzda yapılmış, üzerinde Likya yazıları olan pek çok kaya mezarı bulunmaktadır. Halk arasında Kral Mezarı olarak bilinen Uzun Çarşı'daki Likya yazıtlı Anıt Mezar ( M.Ö 4.yy) günümüze ulaşan en güzel ve görkemli lahitlerden biridir.
Bölgede yer alan önemli eserlerden biri de Kaş Antik Tiyatrosu'dur (M.Ö.1.yy). 4000 kişilik kapasitesi olan ve 26 basamaktan oluşan tiyatro M.S. 2. yy da onarım görmüştür. Sahnesi olmayan tiyatronun en önemli özelliği Anadolu denize cephesi açık olan bir tiyatro olmasıdır.Tiyatronun kuzeydoğusunda Akdam olarak adlandırılan M.Ö. IVyy 'a ait dor tipinde ev tipi bir mezar vardır. Doğal kaya kesilerek yapılmış olan mezar 3.5 m yüksekliğindedir ve üstünde el ele tutuşup dans eden 24 tane kız figürü bulunmaktadır.
Hastane Caddesi'nde, temel taşları Roma döneminden kalma, dış yüzü kesme taş kullanılarak yapılmış tapınak bulunmaktadır.
 

Likya Dönemi'ne ait kalıntılar yalnızca Kaş merkezde değil, yakın çevre köylerle beraber yaylalarda da bulunmaktadır. Hemen her köyün veya yaylanın yanı başında antik bir kent, köylülerin deyişiyle 'asarlık' bulunmaktadır. Semerdam alınlıklı lahitler, kaya mezarları, kalıntılar Likya'dan izler olarak günümüze ulaşmıştır. Köylerde üçgen alınlıklı ahşap kulübeler tahıl ambarı olarak kullanılmaktadır. Bu form Likyalıların evlerinin ve mezarlarının üçgen formunu yaşamlarına yansıtma geleneğinden kalmıştır. Hiç çivi kullanılmadan tahtaların birbirine geçme esasıyla yapılan bu kültürel anıtlar yok olmaya yüz tutmuştur. Son ustalarını yıllar önce yitiren bu yapıları köylüler, erzaklarını depolamak için kullanmışlardır. Genellikle evlerin yanında inşa edilen bu kulübeler Gökçeören ve Bezirgan köylerinin girişinde toplu olarak yer almaktadır. En ilginç olan ise Elmalı'nın Beyler köyündeki iki katlı ambardır. Bir kısmı artık kullanılmayan bu ambarlar, günümüzde yerlerinden sökülerek villa bahçelerine süs olarak taşınmaktadır...^^ 

Bu ayrıntıları tek tek görmek ve incelemek,güzel plajlarında serinlemek,antik şehirlerini gezmek inşallah bir başka sefere ..Aklımız plajlarda kalmadı değil hani ( büyük çakıl,küçük çakıl ve derya plajları). Çarşıda yaptığımız keyifli gezinti ve alışveriş ile zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişiz.İnsana yanından geçerken bile huzur veren şirin evler ve pansiyonlar arasındaki dar sokaklardan mendireğe doğru indik..Ellerinde, hala yemekte oldukları buzlu bademler J bizi karşılayan eşlerimiz  ile günbatımı çay sefası yapar yapmaz arabalara doğru ilerledik..Rota Kalkan'ı göstermekte. Sahil yolunu takip ederek 27 km yol gideceğimiz Kalkan'a varmadan eşi benzeri olmayan bir plajın önünde durduk. Burasını daha önce görmüştüm. Bizim o an göstermiş olduğumuz tepkiyi, şu an dostlarımızın surat ifadesinden çok net görebiliyorduk. Muhteşem bir yer. Yukarıdan bakıldığında ürkütücü ama bir o kadar davetkar, eşsiz bir manzara ile karşılaşıyorsunuz..
 

Deprem de oluşmuş büyük bir kanyon ve ağız kısmın da oluşmuş bir plaj..Yoldan aşağı doğru,yapılmış merdivenlerden iniliyor.Bir hayli yorucu parkur sonucunda harkulade bir kumsal ve mavinin her tonunu yakalayabileceğiniz bir deniz...Ve en ilginç tarafı,havuza atlar gibi kumsaldan direk denize atlıyor olunması.Gün batımını burada izlemek bir başka..Artık gün geceye dönmekte..    

 

 

 mühteşem ötesii..    

Niyetimiz, geceyi Kalkan'da tamamlayıp sabah erken saatlerde civarı gezip, Fethiye Ölü denize geçmekti. Fakat bizde, her an her şey değişebilir. Kalkan'da konaklamaktan vazgeçen beyler, bize sadece karşıdan Kalkan'ı izleme fırsatı tanıdılar. Karşıdan izlerken, daha önce ki Kalkan ziyaretimden aklımda kalanları paylaştım dostlarımla. İlk aklıma gelen, sahildeki bir balık lokantasında yediğim balığın tadıdır ve muhteşem mezeleri..

Kalkan, beyaz şirin taş evleri, begonyalar ile süslenmiş balkonlar pencereler, keyifli ve inanılmaz lezzetli yemekleri (özellikle deniz ürünleri ve sarma), ve içinde bir çok güzelliği barındıran,ender rastlanan yerlerden biridir. Dünyanın en uzun kumsalına sahip plajlar listesinde yer Alan PATARA plajı, Kalkan'ın batısına düşer.Carettalarıyla meşhur olan bu plaj, sığ denizi ve gün batımında kumlarda oluşan renk ambiyansıyla, yerli yabancı,herkezin ilgi odağı haline gelmiştir. Ve aynı zamanda da muhakkak gezilip görülmesi gereken yerler; Patara yapıtları, Letoon kalıntıları ve Xanthos  harabeleridir...

                                              

kalkan

 

       
 
 
                patara plajı..                                              
 
 
                                                 

antik kent...

 

 
 
 
                                                 

 

  
 
                                                

 

 
 
Yola devammm...








 Yazılan Yorumlar...
gülden
(26 Şubat 2013)

Gerçekten keyifli bir seyahatti bizimkisi.İnşallah sizlerler de tekrarlama şansımız olur Hakan abicim..
Yorumlarınız için teşekkürler..

denizci
(25 Şubat 2013)

Gerçekten güzel yerler. 6 sene önce görme şansım olmuştu. Güzel anlatım, elinize sağlık.

NEŞE
(25 Şubat 2013)

Dünyanın neresinde çarşının tam ortasında bir Likya mezarı çıkar karşınıza?1975 de Kaş ve Kalkan ı ilk keşfettiğimizde Antalya ya bağlanan yol yapım aşamasındaydı ve biz son derece kötü,tozlu,kayalar üstünden atlayan bir patika vari yolla gelmiştik bu cennet yerlere..Tabii ki bizden başka 3-4 aile daha vardı yaz ortasında...Şimdi bu kalabalıkta artık eylülden önce gitmiyoruz bu bölgeye...Anıları canlandırdınız...teşekkürler..

hakangeziyor
(24 Şubat 2013)

Ben bu geziyi çok ıskandım haberin olsun Gülden :)...Şaka bir yana müthiş keyif aldığınız belli. Bazen programımız uysaydı da biz de olsaydık diyorum. Kalemine sağlık...

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.