Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Çek Cumhuriyeti ::::: Çek Cumhuriyeti Genel ::::: Bir Çek Cumhuriyeti Klasiği: Kutna Hora...        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Çek Cumhuriyeti Çek Cumhuriyeti Genel 09  Aralık 2014 22 Ekim 2014
24 Ekim 2014
1789 0 Mesut Ünal 

 Bir Çek Cumhuriyeti Klasiği: Kutna Hora...
 (Genel)

18-21 Ekimde yaptığım Viyana gezisinden sonra Türkiye'de iken almış olduğum otobüs bileti ile Prag'a geçmek üzere yollara düştüm.  Otobüsü tercih etme sebebim tren biletinin yaklaşık 150 Euro olması idi. Otobüs olarak da farklı firmalar bulunmakta olup Meinfernbus adındaki Alman firmasının bilet fiyatı 9 Euro iken Studentagency firmasının ki 20 Euro idi. Alman firmasının pek kurumsal görünmemesi düşüncesi etrafında "Olan sadece 9 Euro'ya olur" diyerekten Prag bileti satın alınmıştı. Tren Viyanadan Praga yaklaşık 4 saat sürmekte iken, bilet satın aldığım otobüs firmasının da internet sitesinde toplam yolculuk süresi 4 saat olarak gösterilmekte idi. 

Yolculuk günü Viyana'da metroya binip Stadion durağında indim. Metroda iken burada otogar benzeri bir yerin olup olmadığını sordum fakat kimseden olumlu bir cevap gelmedi. Kendi kendime "Neyse olmadı başka bir şekilde giderim" diyor ve durakta iniyordum. Metro durağındaki güvenlik görevlisine bilet çıktısını ve adresi gösterdim ve bana hemen durak çıkışında yer alan alışveriş merkezinin arka tarafını işaret etti. Yaklaşık 100 metre yürüdükten sonra sadece Alman firmasının değil birkaç firmanın daha bu noktadan hareket ettiğini görünce "bilet fason değilmiş" diyordum.

 
Kutna Hora tren istasyonundan çıktıktan sonra Kiliseye doğru yollandım. Üçlü bilet gezilecek noktalar düşünüldüğünde oldukça avantajlı geldiği için hiç tereddüt etmeden 160 Kronu ödedim...

 
Katedral Nane'nin dışarıdan ve içeriden görüntüsü...

Otobüs saati geldiğinde herhangi bir sıkıntı olmadı ve dört saatte Prag'ta idim. Florenc otogarında otobüsten indiğimde açık alan olduğunu düşünüp bir sigara yakma gafletinde bulundum. Otelin nerde olduğuna bakıyordum ki iki adet polisin bana doğru yaklaştığını gördüm. Doğrudan yanıma geldiler ve sigara içilmemesi gerektiğini söyleyip "sigara yasağı" işaretlerini gösterdiler. Sigarayı hemen söndürmüş ve turist olduğumu söylemeye başlamıştım ama her yerde kamera olduğunu söyleyip 100 kron (yaklaşık 5 Euro) cezamı kestiler.

Otel, otogarın çok yakınında idi ve hemen eşyalarımı yerleştirdikten sonra kendimi Prag şehir merkezine attım. Ertesi gün için plan yapılması gerekiyordu ve Kutna Hora'nın güzel bir seçenek olduğuna kanaat getirip tren saatlerine bir göz gezdirdim (http://www.cd.cz/en/). Genel olarak saat başında tren olduğundan sabah 10 treni ile gitmeye karar verdim. Metronun Hlavni Nadrazi durağında yer alan tren istasyonundan biletimi almak suretiyle kendimi trende bulmuştum. Bu arada biletimi gidiş-dönüş 200 krona almıştım. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürmekte ve bilet kontrolü tren içerisinde yapılmakta.  Bilet ile gidiş ve dönüş için herhangi bir saatin treni seçilebiliyor.

 

 
Kilisenin dışında tadilat çalışmaları vardı. İçerisi hiç de tekin gözükmüyor doğrusu...

Kutna Hora'ya geldiğimizde trenden inince istasyonda bulunan tourism information'a geçip şehir haritasını aldım. İstasyonun önünde bekleyen ve şehir merkezine giden otobüse binmek için kron gerekli idi ancak yanımda kron yoktu. Dolayısıyla döviz bürosu bulunup bulunmadığını sordum "yok" cevabı karşısında "ATM var mı" diye sorduğumda merkezdeki Kathedrale Nane'nin yanında bulunduğunu söylediler. Mecburen oraya kadar yürümek zorunda idim ve bu 15 dakikamı aldı. 

Kathedrale Nane'nin yanına geldiğimde hemen karşı tarafta 50 metre ileride meşhur kemikli kilise görünüyordu. Öncelikle Kathedral'e gireyim dedim ve içeriye girdiğimde görevliler bu noktayı gezmek için bilet ücretinin 50 kron olduğunu, ancak hem Kathedral Nane hem Kemikli Kilise ve hem de St. Barbara Kathedrali için üçlü bilet alırsam bunun toplam ücretinin 160 kron olduğunu söylediler. Bu arada biletlerin ayrı ayrı alınması halinde Kemikli Kilise 60 kron, St. Barbara 90 kron. Hal böyle olunca üçlü biletin mantıklı hale gelmesi ile artık gezmeye hazır hale gelmiştim. 

Kathedral Nane'yi gezerken audio guide için ayrı ücret alındığını ve diğer yerleri gezerken de benzer uygulamanın olduğunu gördüm. Ancak Kathedrali gezmeye başlamadan önce görevliler audio guide ile anlatılanların yazılı olduğu ücretsiz kağıdı elime tutuşturdular. Kendi kendime "o zaman Audio Guide" a ne gerek var ki diyerek Kathedral gezisini tamamladıktan sonra ATM makinesine gittim ve maaş kartımdan para çektim. Ancak ATM'de İngilizce seçeneği bulunmadığından para çekmek için bekleyen Çek vatandaşından yardım almak zorunda kaldım.

 

 
Kilisenin dışında tadilat çalışmaları vardı. İçerisi hiç de tekin gözükmüyor doğrusu...

Hemen yolun karşısına geçerek Kemikli Kilise (Sedlec Ossuary)'ye yöneldim. Öncelikle Tourism İnformation'a girip Prag'a dönüş treninin saat kaçta olduğunu sorduğumda tren istasyonunda verilen şehir haritası üzerinde tren saatlerinin (15:00, 16:00, 17:00, 18:00 ) bulunduğunu gösterdi. Kilisenin içine girdiğimde görevliler hangi dilde açıklama notu istediğimi sordular ve öylesine Türkçe var mı diye sorduğumda "evet var" dediklerinde çok şaşırmıştım. Kilisenin tarihi ve yapımı ile ilgili bilgilerin yer aldığı Türkçe çeviri son derece faydalı olmuştu. 

St. Barbara'dan nefis bir Kutna Hora manzarası sizleri bekliyor...

Her tarafı insan kemikleri ile süslenmiş Kilisede gezerken insan kendini bir tuhaf hissediyordu. Küçük bir kilise olduğundan gezmesi uzun zaman almıyordu ancak ayrıntılara tekrar tekrar bakma şansımın olması da güzeldi benim için. Fotoğraflar çekildikten sonra elimdeki haritadan başka hangi noktalara gidebileceğime bakıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Otobüs durağı yaklaşık 1 km uzakta idi ve oraya geldiğimde St Barbara görünüyordu (Bu arada St. Barbara ana tren istasyonundan 3 km uzaklıkta). Hal böyle olunca yürümeye karar verdim ve yol üzerindeki diğer yapıları görme şansım oldu. St. Barbara'ya doğru dümdüz gitme yerine şehir merkezine yönelmeye karar verdiğimde bunun güzel bir fikir olduğunu gördüm. Küçük bir merkez olup rengarenk evler bulunmakta idi. 

Yürümeye devam ediyor, mümkün olduğunca farklı sokaklardan St Barbara'ya ulaşmaya çalışıyordum. Dar sokaklar ve şirin mekanlardan sonra kendimi Kathedralin sokağında buldum. Artık sol tarafında heykeller olan yolda idim ve Kathedral devasa bir şekilde tüm güzelliği ile karşımda idi. Yol kenarında bulunan heykelleri inceleyerek devam ederken bunlardan bir tanesi dikkatimi çekti ve "bu bizim Türklere benziyor acaba anlamı nedir ki" diyerek Kathedrale girmek üzere kocaman giriş kapısına geldim. İçeriye girdiğimde biletim vardı zaten ve yine anlatım yapan kağıdı vermek üzere hangi dil diye sorduklarında burada da Türkçe olduğunu görünce sevindirik olmuştum.

 

 
Kutna Hora sokakları da Çek Cumhuriyeti'nin pek çok diğer şehri gibi rengarenk ve keyif verici. Bira ile birlikte becherovka yı tavsiye ederim...

Kathedral Türkçe anlatımla daha farklı geziliyordu ve gezimin tamamlanması ile birlikte dışarıya çıktığında hemen sağ tarafta yer alan büfe benzeri yerden bir bardak sıcak şarabımı aldım (30 kron) ve soğumaya başlayan havanın etkisini azaltmış oldum. Bu arada büfenin hemen yanındaki merdivenlerden terasa çıkılmakta ve Kutna Hora manzarası beni fotoğraf çekmeye davet ediyordu. 

Fotoğraflar çekildikten sonra şehir merkezine doğru yürüyüp haritada gösterilen küçük tren dedikleri tren ile ana tren istasyonuna gitmeye karar verdim.  Hedef 17:00 treni idi ancak saati geçince 18:00 treni ile dönmeye karar verdim. Bunun için de daha 1 saat 15 dakika olduğunu görünce yürüyerek ana tren istasyonuna gitmeye karar verdim. Dar sokaklarda bir oraya bir buraya giderken ve sıcak bir mekanda oturup bir şeyler içmeyi düşünürken karşıma çıkan birahane benzeri bir yere daldım. Menüye baktığımda fiyatlar çok uygundu ve bir adet shot bardağında meşhur becherovka (27 kron) ile bira (5o lik 18 kron) aldım. Sıcak ortamda yudumlayıp etrafa bakarken vakit çabuk geçmişti ve 17:15'te tekrar yola koyuldum. Ana tren istasyonuna geldiğimde yaklaşık yarım saat geçmişti ve treni beklemeye koyuldum. Tren geldiğinde etrafı izleyerek gitmek son derece keyifli idi ve tüm şehri yürüyerek gezdiğimden, ki şehir büyük bir yer değil, yorgunluğun vermiş olduğu durum ile birlikte hafiften uyku da bastırıyordu. Bilet kontrolü için uyandırılmıştım ve yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra yine Hlavni Nadrazi durağında indiğimde kendi kendime " güzel bir gezi rotası oldu" diyordum.









 Yazılan Yorumlar...
  Henüz Yorum Yazılmamıştır
 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.