Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Hollanda ::::: Amsterdam ::::: Amsterdam 2015 Gezi Notları        
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Hollanda Amsterdam 04 Ağustos 2015 15 Temmuz 2015
27 Temmuz 2015
4132 2 ozzy 

 Amsterdam 2015 Gezi Notları
 (Gezi)

Paris-Amsterdam-Berlin gezimizin 2.durağı Amsterdam idi. Buraya Paris'ten Thalys hızlı treni veya daha uygun fiyatlı Eurolines otobüsleri ile ulaşım olanakları vardı. Paris çıkış günü net olmadığından zamanında tren bileti alamadık ve doğal olarak  hızlı tren fiyatları 100 EUR'ya da yaklaşınca ve gece treni olmaması nedenlerinden dolayı otobüs yolculuğunu tercih ettik. Memleketimizde otobüs yolculuğunu sık kullanan biri olarak otobüs yolculuğu ne kadar kötü olabilir derken, Avrupa'da yolculuklarda tren yatırımlarının onda birinin otobüs yolculuğuna yapılmadığına bir kez daha şahit olduk. 


Paris eurolines otobüs garı şehrin doğu ucunda (Allahtan metro gidiyor) idi. Otobüs biniş saatinden 1 saat önce orada bulunmak ve check in yaptırmak gerekiyor. Bu kural o kadar saçma ki, check in yaptığında veya bilet aldığında bile koltuk numaran belli olmuyor. Otobüse kim erken binerse istediği yere oturuyor, o yüzden binişte izdiham oluyor.Size tavsiyem, eğer iki kişi iseniz bir arkadaşınız bavulları verirken, diğeri otobüse dalıp yer kapmalı.




Otobüse binerken, yurtdışında ırkçılığın hala olduğunu anladığımız örneklere şahit olduk. Mesela, 2 siyah genç ortada hiçbir neden yokken, otobüslerin önünde polislerce arandı, valizleri didik edildi, taciz edildi. Buna rağmen gençler zorluk çıkarmadılar ama gururlarının incindiği net bir şekilde gözüküyordu.


  

Otobüs yolculuğunda susayan arkadaşım bir sürprizle daha karşılaştı ve otobüste muavin olmadığından su içemedi. Yanlış hatırlamıyorsam otobüs yol boyunca sadece 1 veya 2 kez 10 dakika süreyle kısa molalar verdi. Yine, otobüs şoförümüz yolda bir ara herkes uyurken ıssız bir yerde kafasına göre durdu ve 10 dakika kadar namazını kılarak (Allah kabul etsin) hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Fizik olarak aynı basketbolcu Shaq'a benzeyen şoförümüz yol boyunca sık sık bizi dumura uğratmaya devam etti.


  

 

Yaklaşık 7-8 saat sonra sabaha doğru Amsterdam'a vardık. Metro istasyonunun hemen 10 metre ilerde olması bizim için bir şansken, ortada bilet satacak canlı birinin olmaması   otobüsten inenlerin metro bileti almak için makinelere yönlenmesine neden oldu. Ancak, ilk etapta kimse makinelerden bir şey anlamayınca herkes birbirine bakmaya ve yandaki şehir haritasında nerede olduğumuzu aramaya başladı. Haritada yerimizi bulunca bana etraftan tebrikler gelirken, Paris'ten dolayı makinelerden bilet almaya alışık olduğumuzdan, burada da olayı kısa sürede çözerek donmak üzere iken koşarak metroya girdik.


Bizdeki Ankara metrosu gibi 2-3 adet düz çizgiden oluşan metronun  biletleri 1 saatlik veya günlük alınabiliyor. Metro vagonları Paris'in aksine son derece yeni ve klimalı idi ama arkadaşım her bindiğinde içindeki tuhaf bir kokudan dolayı rahatsız oluyordu. Gün içerisinde metro veya tramvaya çok binecekseniz kesinlikle 1 günlük bileti öneririm (7,50 EUR) aksi taktirde tek binimlik değil 1 saatlik metro bileti satılıyor (sanırım 2,90 EUR idi).  Metroya atlayıp otelin bulunduğu Amstel istasyonuna doğru ilerlerken aklımızdaki tek düşünce bir an önce otele gidip, biraz uyumaktı. Ancak, kader yine bize oyununu oynadı ve odamıza saat 14'ten önce maalesef giremedik. Biz de bu süreyi Amsterdam sokaklarında gezerek geçirdik.


 


Amsterdam hakkında da detaylı bir yazı yazmayacağım, çünkü gezi alemi sitesinde son derece güzel detaylı gezi yazıları var. Ben daha çok matrak olayları yazmayı veya geleceklere kısa cankurtaran bilgilerini (tips and tricks) vermeyi tercih ediyorum.


Amsterdam'da kalacak yer ararken düşük bütçeli iseniz, ya şehir merkezinde sıradan bir otel veya hostel seçersiniz, ya da şehirden uzakta ama güzel bir otel seçersiniz. Biz 2.alternatifi seçtik ve gerçekten güzel bir otel olan Casa Hotel'de kaldık ama şehir merkezinden kalkan son metronun 12.26'da kalması neticesinde bazı geceler otele erken dönmek zorunda kaldık.  


 

Amsterdam'da dikkatimi çeken şeyler; insanların deli gibi bisiklet kullanması, yürürken devamlı etrafın kontrol edilmesinin gerekliliği, yoksa bisiklet altında kalmamanın mümkün olmaması, otel civarında elektriğe bağlı şarj olan otomobiller ve şehir merkezinin kanallarla çevrili olması idi. Yine, Dam meydanında renkli sokak gösterileri, Central Station'un o her zamanki klas duruşu, Red Light'ın sadece gece değil, gündüz de hareketli olması, sekiz yıl önceki ziyaretimde dikkatimi çeken her şeyin aynı yerinde bulunması "Amsterdam'a iyiki tekrar gelmişim" dedirtti. Red Light'da sadece erkeklerin değil, insanların kız arkadaşı veya eşleriyle kızlara bakarak gezmesi (hatta  çocuk arabaları ile gezmesi)  artık pes dedirtecek boyutlara varmış. Ama dumurun zirve noktası, red light'da  bir erotik shop'un önünden geçerken içeride bir hatun, annesi ve büyükannesinin dildolarla oynayarak kahkalar atması ve sıkı durun Türkçe konuşmaları idi : ). Yine, ortalama yaşları 75-80 olan bir turist grubunun rehberinin grubu erotik shopta gezdirmesi de ilginç notlarım arasında idi.  


Bir diğer ilginç anım da, yeni kilisenin yanında bir amcanın tarihi bir fotoğraf makinası ile fotoğraf çekmesi tecrübesiydi. Fotoğrafçılığa düşkünlüğüm ve son derece güzel bir alman kızının da amcaya yardım ettiği bu fotoğraf çekme sürecinde gerek flaş yerine konulan barutun patlaması, gerekse çekim sonrası tab işlemleri son derece güzel anlar geçirmemizi sağladı.


  


Hediyelik eşyaların çok da ucuz sayılmadığı şehirde gerek lale pazarından gerekse semt pazarlarından daha uygun fiyatlara magnet veya t-shirt bulabilirsiniz. Ben botanik bahçesinin oralarda bir yerdeki semt pazarından 5 eur'ya t-shirt ve 4 adeti 5 eur'ya magnet aldım. Ama gezdiğim kentlere ait landmark heykellerine ait bir koleksiyonum olduğundan bu heykellere para harcamaktan hiç çekinmediğimden bunları merkezden satın aldım.


 


Amsterdam şehir merkezi, maksimum 2 günde gezilebilecek bir yer. Daha uzun kalınacaksa bol bol müze gezilmesi veya şehir etrafındaki kasaba ve köylere vb gidilmesi yoksa çok sıkıcı olabiliyor. Biz de 3 gece kaldık ama 3. Gün bir hayli sıkıcı olmuştu. Bu yüzden kalan 3 günümüzü Berlin'de geçirmek üzere hemen trenlere baktık, ama son gün olunca biletlerin 132 EUR olması ve gece trenlerinin olmaması neticesinde yine bize Eurolines otobüsleri gözükmüştü. Paris-Amsterdam seyahati 39 EUR iken Amsterdam-Berlin seyahatı otobüs bileti 64 EUR tutmuştu.




Son gece hızlı bir şehir merkezi turu atarak ve red light'daki kızlara veda ederek J 23.15 otobüsümüze doğru yol aldık.

Bekle bizi Berlin biz geliyoruz !!!













 Yazılan Yorumlar...
ozzy
(01 Eylül 2015)

teşekkürler, ben bir de Kasımda gideceğim Amsterdam kışını yaşamak içi.n

TAMER
(20 Ağustos 2015)

Çok kısa ve keyifli okunan bir yazı olmuş teşekkürler. Amsterdam iki kere gittiğim ama ikisinde de yeteri kadar keyifle ve doya doya gezemediğim çok güzel ve sevdiğim bir şehir. Yazdıklarınızı okuyunca tekrar bu şehre gitme isteği içimde kıpırdanmaya başlamadı da değil...

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.