ATİNA - Bir Kültür Başkenti

Atina, Yunanistan’ın başkenti ve yaklaşık 4 milyonluk nüfusuyla en büyük kentidir. Eski Yunan medeniyetinin de merkezi olduğu bilinir.

Atina, ismini Yunan mitolojisinde adı geçen “Athena”dan alır. Atina yeni kurulmaktayken, kentin tanrısının kim olacağı tartışılmaya başlanır. Tüm Olimpos tanrıları bir araya gelir. Çeşitli yarışmalar sonucunda finale iki tanrı kalır. Bu iki tanrı Poseidon ile Athena’dır. Jürideki tanrılar, kente en büyük hediyeyi verecek olanı Atina’nın tanrısı seçeceklerini bildirirler.

İlk olarak, kendinden emin Poseidon öne çıkar. Üç başlı mızrağını yere vurur, yer yarılır, ortaya bir at çıkar. Poseidon atı herkese göstererek “Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere götürür, onun yüklerini taşır” der. Tüm tanrılar âdeta büyülenmiştir bu hayvan karşısında.



Athena ise küçük bir gülücük atar ve ünlü mızrağını yere saplar. Mızrağın saplandığı yerden bir filiz çıkar, büyür büyür ve çok güzel bir zeytin ağacı olur. “Bu zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmez özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını çıkarıp yakarlar, geceleri aydınlanırlar; yemeklere dökerler, müthiş lezzetler elde ederler. Üstelik bozulmaz ve insanlar bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklamak için de kullanabilirler” der zeki tanrıça.

Tüm tanrılar bakakalmışlardır bu ağaca. Hepsi tebrik eder Athena’yı, artık kent ona aittir. Kente Atina denecektir bundan böyle.

Poseidon ise, Athena’ya yenik düşmüştür; tüm siniriyle üç başlı mızrağını dağa fırlatır. Dağa saplanır kalır mızrak. Mızrağın izinin hâlâ orada durduğu söylenir. Ayrıca Athena’nın o meşhur ağacının da Atina’daki Akropolis’te portikonun yanında duran zeytin ağacı olduğuna inanılır.

Atina Avrupa’nın tarih yönünden en zengin kentlerinden biri olsa gerek. Kültürel zenginliği ülkemizle benzerlik gösterir. Sokaklarında yürürken hiç yabancılık çekmezsiniz. Hele Egeliyseniz ortak bir kültürü paylaştığınızı fark etmek çok sürmez.



3 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Atina’da hem düş hem kabus yaşayabiliyorsunuz. Kent birbirinden güzel tepelerle çevrili, ancak kent merkezinde hava müthiş kirli. Arabaların korna sesleri ve kalabalık caddeler çok yorucu olabiliyor kimi zaman. Ama Akropol’ün tepesinden görünen manzara nefes kesici.

Atina şehir turuna Akropol’un zirvesinden başlamak bir gelenek haline gelmiş. M.Ö. V. yüzyıldan kalma mimari kalıntılar gerçekten çok etkileyici. Akropol ve çevresindeki antik tiyatrolar ve yazın Atina Festivali’ne ev sahipliği yapan Odeon’un yanı sıra Akropol’ün zirvesinde iyon tarzındaki Athena Nike, Erechteion, Dionisos ve Partenon tapınakları eski Atina’nın ayakta kalabilen en önemli kalıntıları olarak görülmeye değer.

Akropol’ün ardından Olimpia-Zeus Tapınağı, Hadrian Kemeri ve Arkeoloji Müzesi ziyaret edilebilir. Eğer Atina geziniz Temmuz - Eylül ayları arasında ise Dafni Şarap Festivali’ne uğramak kaçınılmaz olabilir. Dafni Atina’ya 10 km. mesafede bulunuyor.

Atina’nın bugünkü merkezi Syntagma Meydanı. Burası, parlamento binasının da bulunduğu yer. Meydandaki Meçhul Asker Antı’nı gördükten sonra alışveriş yapmak isterseniz en lüks mağazaların bulunduğu Kolonaki alışveriş merkezi de bu meydanda yer alıyor.



Manastıraki İzmir’in Kemeraltı’sını andırıyor. Yan yana dükkanlar, askılarla dükkanların dışını kaplayan giysiler, esnaf lokantası, börekçiler ve insanlarla omuz omuza yürüme çabası yüzünden bir an nerede olduğunuzu şaşırabilirsiniz. Ayrıca, Manastıraki gece hayatı, sayısız restoran ve barları ile Atina’nın yükselen yıldızı olarak adlandırılıyor.

Atina’nın tavernaları ile ünlü semti ise Plaka’dır. Plaka yakınlarında “Rüzgar Kulesi”ni görebilirsiniz. Zamanında su ve rüzgârla ilgili deneylerde kullanılan bina Suriyeli bir astronom tarafından yaptırılmış.

Kulelerin biraz ilerisinde Fethiye Camisi bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet için yaptırılmış ancak bugün kullanılmaktadır. Kentin ortasında Atina Milli Parkı yer almaktadır. Burada çeşitli hayvan türleri ve pek çok bitki yaşamlarını sürdürmektedir.

Atina’nın iskelesi olan Pire, 7 kilometrelik sahil şeridi ile Ege Denizi kıyısında yer almaktadır. Pire’de Saurian antik yerleşimi ve Poseidon Tapınağı da görülmesi gereken yerler arasındadır.

Son olarak eşsiz Atina manzarası için “Lykavitos Tepesi”ne çıkmak gerekiyor. Yüksekliği 280 metre, ve Atina’yı 360 derece görebilen bir konuma sahip. Sözcük anlamı “Kurtlar Tepesi” olan bu yerin tek sıkıntısı, çıkması 45 dakika kadar süren dik merdivenleri... Çıkamam derseniz, onun da kolayı var, kabinli teleferiği kullanabilirsiniz.





K. ALP TATAROĞLU - Atina'ya gitmenizi ve Akropol'den Atina'nın eşsiz güzelliklerini görmenizi diliyorum.

Not: Bu yazı, Evliya Çelebi’nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi’ne bağışlanan “Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011” adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.


 Yazılan Yorumlar...
Erdin İVGİN
(27  Aralık 2011)
Aynı denizi paylaşan bu iki milletin Türklerin ve Rumların ne kadar çok ortak noktası bulunuyor.
Bu güzel yazın için teşekkür ederim Alp eline sağlık.