PARİS - Masallar Kenti

Masallar gibi güzellikleri olan bir şehirdir Paris. Birçok güzellikleri karşısında hayran kalan insanlar vardır Paris'e. Bu insanlardan biri de benim.

Sabah uyanıp gözümü açtığımda Paris'in o cıvıl cıvıl sokaklarındaki insanların seslerini duyabiliyordum. Kaldığım otelin balkonuna çıkıp, insanların neler yaptığına bakıyordum. Dikkatimi çeken şeylerden biri de insanların uyumlu ve şık kıyafetler giyiyor olmasıydı. Bu kadar güzel ve pahalı elbiseler giyen insanların en çok hangi işlerle uğraştıklarını merak ediyordum ki, geçim kaynaklarını ticaret yaparak sağladıklarını öğrendim.

FOTOGRAF: © Erdin İVGİN / Gezialemi.com

Farklı ülkelerin yemek kültürlerini görmek mümkün, fakat Paris’e özgü bir mutfak karşımıza çıkmadı. Genelde orada bulunan insanlar daha çok hamburger, krep ve tost gibi besinler tüketiyordu ve kısa tatilimiz boyunca biz de bu yemeklere yöneldik. Açıkçası, Paris’te Türk mutfağını çok özledim.

Akşam Eiffel Kulesi'ne gittik. Işık gösterisi yapıyorlardı. O kadar renkli, güzel ve ilgi çekiciydi ki hayran kaldım. En tepesine asansörle çıktığımda aşağıya baktım. Neredeyse tüm Paris görünüyordu. Çok hoş bir manzaraydı. Bu anı ölümsüzleştirmek için birbirinden güzel resimler çekindim.

FOTOGRAF: © Erdin İVGİN / Gezialemi.com

İzlediğim televizyon programlarında, okuduğum kitaplarda Disneyland’ın büyüleyici atmosferinden çok etkilenmiştim. Şimdi Paris’teyim ve büyüleyici Disneyland karşımda. Birbirinden güzel oyuncaklarla dolu bir eğlence merkezinde ben de diğer insanlar gibi oyuncaklara binerek sevincimi ve mutluluğumu diğer insanlara anlatmak ve paylaşmak istiyordum. Disneyland’ı görmek için pek çok ülkeden gelmiş binlerce insan vardı sokaklarda. Kalabalıktan dolayı zor da olsa oyuncakların olduğu bölgeye varabildik. Oyuncakları gördüğümde hangisine bineceğimi şaşırdım. Çünkü hepsi birbirinden eğlenceli ve zevkli görünüyordu. Tüm Disneyland'ın oyuncaklarına binemesek de hemen hemen birçoğuna binebildik. Madenci treni, kaplumbağa ve bunun gibi eğlenceli, hızlı ve heyecanlı oyuncaklar benim ilgimi çekti. Madenci treni insanı sağa sola hızlıca götürüyor, tünellerin içine sokuyor ve su efekti yapıp üzerimize su fışkırtabiliyordu.

Kaplumbağa oyuncağı da insanı havadan aşağıya, madenci treni gibi sağdan sola götürüyordu. İçerisi karanlık ve ışıltılı olduğu için daha bir güzel ve heyecanlı oluyordu. Tabi ki tek sevdiğim oyuncaklar bunlar değildi. Daha pek çok oyuncak vardı. Disneyland'daki oyuncaklara yaklaşık bir saat kadar ara verdik. Yine Disneyland'da bulunan bir alışveriş merkezinde Disneyland kahramanlarıyla süslenmiş birbirinden güzel hediyelik eşyalar gördük. Oradan kıyafetler, buzdolabı süsleri ve bunun gibi aksesuarlar aldık. Bir saatlik süre ardından tekrar eğlence merkezine döndük.

FOTOGRAF: © Erdin İVGİN / Gezialemi.com

Bu oyuncaklar bana göre biraz korkutucu ve yaşıma göre uygun olmayan oyuncaklardı. Bu oyuncaklardan birkaç tanesi roller coaster, Indiana Jones ve asansördü. Açıkçası bunlara binmeyi istedim ama cesaret edemedim. Onun yerine daha eğlenceli ve heyecanlı olan oyuncaklara binmeyi tercih ettim. Örneğin korku tüneline bindim ama bana o kadar da korkunç gelmedi. Ama yapılan ses efektleri ve heykeller çok güzeldi.

Örneğin bir oyuncak vardı. Yine bir tünelin içindeydi. Tünelde, suyun üzerinde kayıkta gidiyordun. Bu oyuncakta anlatılmak istenen olay, bir korsanın denizdeki yaşamıydı. Gerçekten bu da diğer oyuncaklar gibi ilgimi çekmeyi başardı. Bunun benzer anlatılamayacak kadar çok oyuncak vardı.

Disneyland'dan çıktığımızda ayaklarımız ağrıyordu ve yorulmuştuk. Ama bu yorgunluk gördüklerimize değmişti. Zaten hemen otele gittiğimizde yatıp uyudum. Ertesi gün kalktığımızda kahvaltı edip dışarı çıktık. Kafeteryalara ve marketlere gittik. Orada gezerken bir şey dikkatimi çekti. İnsanların evleri genellikle lüks değildi.Tek katlı evlerde yaşıyorlardı. İçerinin görünüşünü bilemem ama dışarıdan sevimli ve şeker görünüyordu. Paris'te doğa güzellikleri pek yoktu. Çok fazla ev, market ve alışveriş merkezi olduğu için sadece etrafta ağaçlar vardı.

FOTOGRAF: © Erdin İVGİN / Gezialemi.com

Paris'in ünlü Seine nehri çevresinde dolaşma imkânımız oldu. Seine nehrinin üzerinde bir köprü vardı. Bu köprünün adı da Dilek Köprüsü'ydü. Bu köprünün altından tekneyle geçen insanlar dilek tutuyorlardı. Bu, Paris'te bir gelenek haline gelmişti. Tarihi kiliselerde dua eden insanlar gördüm. Paris’te gördüğüm, yaşadığım pek çok şey benim ilgimi çok çekti. Paris'e gittiğim için çok mutluydum. Diğer insanlara da gitmelerini tavsiye ediyorum. Paris gerçekten görülmeye değer...






MELİS KILIÇ - 12 yaşındayım. Yan flüt çalıyorum ve voleybol oynuyorum. Yüzmek, kitap okumak ve sinemaya gitmek meraklarım. Gezi yazımda Paris'i seçtim, çünkü Paris'i çok beğendim.

Not: Bu yazı, Evliya Çelebi’nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi’ne bağışlanan “Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011” adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.



 Yazılan Yorumlar...
Şükran Şahin
(21  Aralık 2013)
Meliscim,gezi aleminde gezinirken başarılı ve yetenekli Melisciğimin güzel bir yazısına rastladım. Tebrikler sana.Ne güzel anlatmışsın. Şanslısın. Senin 12 yaşında gördüğün Parisi, Disneylandı ben 40 yaşımda gördüm.Roller coaster, Indiana Jones ve asansöre bindim. Harikaydı. Şimdi nasıl bindiğime şaşırıyorum. Demekki herşeyin bir yaşı ve zamanı var.