Como: Milano'nun Yanı Başındaki Güzellik...


Güzel bir sonbahar sabahı Milano Canova otelde 08.45’te uyandığımızda bugünün programında her zaman methini duyduğum Como gölüne gitmek vardı. 2008 yılında Milano’ya gelmiş olmama rağmen gidemediğim ve “inşallah bir daha ki sefere” dediğim Como…

Bugün aynı zamanda İtalya’daki son günümüz olduğundan kahvaltıdan sonra odayı boşaltıp Merkez tren istasyonu metro durağına geldiğimizde saat 10.00’a geliyordu. Buradan yeşil hatla Cadorna tren istasyonuna ulaştık. Otomatik makineden tanesi 3,60 €’dan Como şehrine tren biletlerimizi alarak saat 10.40’ta hareket edecek trenimizi beklemeye başladık. Biz treni beklerken ben de size Milano’dan Como’ya ulaşımla ilgili birkaç teknik detay vereyim…

Eğer özel aracınızla gitmiyorsanız Milano’dan Como’ya ulaşmanın en pratik ve ekonomik yolu tren. Her üç tren istasyonundan da Como’ya ulaşmak mümkün ancak bana göre en pratik olanı Cadorna tren istasyonunu (ortalama her 30-40 dakikada bir) kullanmak. Trenitalia’nın resmi internet sitesine baktığınızda Como ile ilgili dört farklı istasyon görüyorsunuz. Bunlardan “Como Nord Lago” tam kasaba merkezinde yer alıyor ve bu noktaya trenler Cadorna’dan kalkıyor. Bunun dışında diğer alternatif Merkez tren istasyonundan (oldukça seyrek) ya da Garibaldi tren istasyonundan (ortalama 45 dakikada bir) kalkan ve Como’nun batı tarafında kalan San Giovanni tren istasyonunda inmek. Problem olmasa da bu istasyonla Como merkezi (göl kenarı) arasında yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Como Nord Borghi tren istasyonu ise Nord Lago’dan önceki istasyon ve yaklaşık 15-20 dakikalık yürüyüşle göl kenarına inebiliyorsunuz. Nord Camerlata istasyonu da merkezin oldukça dışında diyebilirim.



Como’ya bölgesel trenlerle yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor. Aslında hepsi hepsi 46 km. olmasına rağmen pek çok istasyonda durduğu için süre normalden biraz uzun. Tek yön bilet fiyatları birinci sınıf için 5,40 € (bence değmez) ve ikinci sınıf içinse 3,60 €. İsviçre’ye devam eden bazı hızlı trenlerle yaklaşık 30 dakikada ulaşmanız mümkün ama ücreti 10 € civarında. Minik bir kart şeklinde olan biletleri mutlaka trene binmeden önce turuncu ya da sarı makinelerde onaylatmanız gerekiyor. Aksi takdirde cezası var…

İki katlı trenin üst katında yolculuğumuzu tamamlayıp Nord Lago istasyonunda indiğimizde saat 11.45’ti. İstasyondan çıktığınızda sizi Giacomo Matteotti Meydanı karşılıyor. Buradan sağ tarafa devam edip Via Lungo Lario Trieste’den göl kenarında yürüyüşümüze başladık. Birkaç adım sonra (No:26) karşımıza tanıdık bir tabela çıktı: Ristorante İstanbul. İçeriye girip demleme çay olup olmadığını sorduk. Bankonun arkasındaki bey bize çayı henüz koyduklarını ve 15-20 dakika sonra hazır olacağını söyleyince yol boyunca yürümeye devam ettik.



Yolun bittiği yere kadar göl kenarındaki yaklaşık yarım saatlik sakin yürüyüş günlerdir yaşadığımız kalabalıkla dalga geçiyordu sanki. Gürültü yok, klakson yok, turist yok, hatta nerdeyse hiçbir şey yok. Sadece huzur var…Bize kalsa daha da ileriye giderdik ama karşımıza “Bundan Sonrası Özel Mülkiyet” tabelası çıktı.

Buraya gelene kadar gözümde hep minicik bir kasabaymış gibi canlandırdığım Como aslında küçük bir şehir. Nüfusu yaklaşık 80.000. Birbirine girmiş birkaç farklı bölgeden oluşuyor. Bu kadar popüler olmasında doğası ve güzelliği kadar ipek yetiştiriciliği ve elbette bazı zenginlerin ve ünlülerin burada villalarının olması yatıyor. Her taraf yemyeşil. Şehrin etrafında çok da yüksek olmayan dağlardaki lüks villalar hemen dikkatinizi çekiyor. Bunlara insanlar nasıl ulaşıyor derken karşımıza feniküler çıktı. 1894’ten beri faaliyette olan fenikülerle yaklaşık yedi dakikada 720 metre yükseklikteki küçük Brunate köyüne çıkıyorsunuz. Sabah erken saatten gece 22.30’a kadar çalışan fenikülerin gidiş-dönüş ücreti 4,60 €. Çok fazla zamanımız olmadığı için biz kullanmadık ama yukarıdaki olası manzarayı gözümün önüne getirince şiddetle tavsiye ederim.



Como gölü, 146 km. karelik dar uzun bir şekilde ilerliyor. Haritadan bakarsanız ters bir “Y” gibi. Dar olması nedeniyle gölün karşı tarafını da rahatlıkla görebiliyorsunuz. Tipik bir Ege’li olarak oldum olası suyu sevmişimdir zaten. Como şehri gölün alt tarafındaki uç noktada yer alıyor. Merkeze sırtını verdiğinizde karşıda yer yer karla kaplı Alp Dağlarının manzarası harika. Göz alabildiğince uzanan yeşilliklerin arasında serpiştirilmiş villalar. Göl kenarında ise bolca restoran, kafeterya mevcut. Turistik menüler 14-20 € arasında değişiyor. İçecekler 3-6 €, pizzalar içeriğine göre 7-12 €, et yemekleri ise 8-15 € arasında. Aslına bakarsanız Milano şehir merkezinden çok da farklı değil.



Yol boyunca yeşile ve estetiğe hayran biçimde bol bol foto çektikten sonra çaylarımızı içmek için Ristorante İstanbul’a geldik. Çaylar demlenmiş, klasik bardak ve tabaklarımızda önümüze geldi. Mekanın sahibi Hikmet Bey Sivas’lı. 1985 yılında abisinin işleri nedeniyle Como’ya gelmiş ve burayı çok sevdiği için yerleşmiş. Önünde keyifle çaylarımızı içtiğimiz Restoranı’da 1994 yılında açmış. Tipik bir aile işletmesi. Eşi Songül Hanım ve küçük kıza Tuğba’da birlikte çalışıyor. Çay bardakları tekrar tekrar dolarken uzun uzun sohbet ettik. Bu arada Como dediğimiz bu küçük şehirde yaklaşık 3000 Türk’ün yaşadığını öğrendiğimde şaşırmadım dersem yalan olur. Hikmet bey ve eşi ısrarla bir şeyler yememiz için ısrar ettilerse de karnımız tok olduğundan kibarca reddetmek zorunda kaldık. Yolunuz Como’ya düşerse bu göl kenarındaki şirin restorana mutlaka uğrayın derim. Hem bizden lezzetler hem de keyifli bir sohbet garanti…



Giacomo Matteotti Meydanı’ndan ters yöne göl boyunca ilerledik. Göldeki tekne turlarının kalktığı iskele tam bu yolun üzerinde. Diğer göllerde olduğu gibi Como gölünde de tüm yerleşim yerleri arasındaki feribot ulaşımı kamu tarafından sağlanıyor (Gestione Governativa Navigazione Laghi). Kasabalar arasındaki ulaşım ücretleri mesafelere göre düzenlenmiş cetveldeki 8 farklı noktaya belirleniyor. 01 Kasım 2010 - 16 Nisan 2011 itibariyle en kısa mesafe (1) 1,90 € iken en uzak mesafe (8) 10 €. Hızlı feribotlar için 1,10 – 3,90 € arasında ilave ücret ödemeniz gerekiyor. Gidiş dönüş indirimi söz konusu değil. Ayrıca bu biletlerle farklı kasabalarda indi-bindi yapamıyorsunuz. Tüm günlük biletler ise kullanım bölgesine göre 5 € ila 22 € arasında değişiyor. Sefer saatleri ve diğer detaylar için Como Gölü Feribot Turları internet sitesine bakabilirsiniz.

Aslında Ankara’dan yola çıkmadan Como gölünde de tekne turu planlamıştık. Plana göre Milano Merkez tren istasyonundan göl kenarındaki Varenna kasabasına trenle gidecek (5,10 €), daha sonra kısa bir tekne turuyla karşıdaki Bellagio kasabasına geçerek (1,90 €) oldukça güzel olduğu söylenen bu kasabada biraz gezdikten sonra yaklaşık bir buçuk saatlik tekne turuyla (8,20 €) Como şehrine gelecektik. Ama Arzu tüm İtalya gezimizin neredeyse yarısının sular üstünde geçtiğini söyleyerek (Garda, Venedik) planı bozdu ve karada kalma isteğinde ısrarcı olunca doğrudan trenle Como’ya geldik. Neyse...Belki bir daha ki sefere…



Yolumuza devam ederek stadyumun (Giuseppe Sinigaglia) olduğu yerden göl kenarına çıktık. Bu bölgede 1931 tarihli Savaş Anıtı (Monumento ai Caduti) ve 1927 tarihli Voltiano Tapınağı (Tempio Voltiano) bulunuyor. Tapınağın içinde Como doğumlu ünlü fizikçi ve pilin mucidi Alessendro Volta’ya ait bir sergi var. Kıyıda biraz daha ilerlediğimizde “Como Yacht Club” ve küçük uçaklarla göl üzerinde gezinti yapma imkanı sağlayan “Aero Club Como” ya ulaştık. Eğer ehliyetiniz varsa kendiniz de uçak kiralayabiliyorsunuz. Denemedik ama minik uçakların göl üzerindeki kalkışını seyretmek bile çok güzeldi…


Kıyı gezimizi Romana Minore Bazilikasının yanında tamamladıktan sonra iç bölgeye doğru yürüyüşe devam ettik. Como sokakları oldukça temiz ve düzenli. İnanılmaz bir araç trafiği olduğunu da söylemeliyim. Fratelli Rosselli, Massenzio Masia ve Antonio Santelia caddelerini takip ederek Volta’nın heybetli heykelinin bulunduğu Alessendro Volta Meydanına çıktık. Hoş bir meydan ama fazla sakin geldi bize. Sakinlikten konuşurken birkaç dakika içinde kendimizi Duomo Meydanında buluverdik. “İşte burası şehrin kalbi” dedirtecek kadar hareketli bu çok da büyük olmayan meydanda ne ararsanız var: Restoranlar, cafeler, sokak satıcıları, hediyelik eşya dükkanları…Ve tabi ki Katedral…



Yapımına 14. yüzyılın sonlarında başlanan ve 18. yüzyıl ortalarında tamamlanan Katedral oldukça heybetli. Cumartesi öğlene kadar açık olduğundan içeriye girmek nasip olmadı. Roman, gotik, baronesk, rönesans allah ne verdiyse her türlü sanat akımlarını bünyesinde barındıran Katedralin hemen yanıbaşında belediye binası (Town Hall) yer alıyor. Dar sokaklar çok şirin ve özünü kaybetmeden muhafaza edilmiş. Katedralin ön bölümündeki Giuseppe Verdi Meydanına doğru ilerlediğimizde tam ortadaki renkli bezler bağlanmış dallar dikkatimizi çekti. Ortada ağaç falan yok ama bizdeki adak ağacı gibi suni dallardan bir şeyler yapılmış ve üzerinde yüzlerce renkli çaput. Yanındaki tabelada yazanlardan gerçektende bunun bir tür dilek ağacı (Wishing Tree) olduğunu ve 21 Eylül-21 Kasım günleri arasında açık kalacağını anladık.
Yavaş yavaş Como gezimizin sonuna yaklaşırken Arzu’nun trenle gelirken gördüğü sokak pazarına doğru harekete geçtik. Tarihi binaların arasından ilerleyerek (Bu arada Museo Civico’da buna dahil) Vittorio Emanuele II sokağını bitirdiğimizde upuzun bir sokak pazarı ile karşılaştık. Battisti caddesi kenarında kurulan Pazar oldukça büyüktü ama her ne hikmetse hep benzer şeyler satılıyordu ve fazla bir çeşit yoktu. Pazarda gezerken Como’da gerçekten çok fazla Türk yaşadığına inandım. “Dur oğlum gitme”, “anne bana şunu al”, “baba karnım acıktı” çok fazla duyduğumuz cümlelerdi. Yurdum insanı her zaman ve her yerde…



Pazar boyunca ilerlerken aynı zamanda tarihi çok eskilere dayanan ancak 1162 yılında tamir edilen şehir surlarını (City Walls) gördük. Bayağı bir gezdikten sonra tren istasyonuna (Como Nord Borghi) yollandık. 16.20 trenini beklerken yorgun ayaklarımız bize isyan ediyordu. Yaklaşık beş saatlik Como gezimiz tamamlanmıştı. Yol boyunca Como’yu konuştuk. İkimizde bu şirin küçük sahil kentini çok sevmiştik. Belki manzarası müthiş, aksiyon filmlerine kopnu olmuş üst bölgedeki karayolunda gezinti yapamamıştık ama yeşiliyle, düzeniyle, evleriyle ikimizi de kendisine hayran bırakmıştı Como…Hatta Arzu, “burada yaşanır be kardeşim” diyerek günü kısaca özetleyiverdi. Doğru söze ne denir ki?...

Seyahatle kalın…







 Yazılan Yorumlar...
Afkatbey
(17 Haziran 2017)
Son iki gün içerisinde Como kıyısındaki köyleri gezerek merkez Comoya gelen gezgin olarak paylaşımın için teşekkürler. ..İstanbul cafeyi arıycam şimdi...Bu arada kesinlikle görülmesi gereken bir yer Como hatırlatayım hatırlatalım Comp
hakangeziyor
(01 Ekim 2012)
Değmez mi, elbette değer :) Müthiş bir iş yapıyorsun, Comodan büyük keyif alacağın kesin. Keşke konaklama ismi verebilseydim ama ben kalmadığım için maalesef yok. Dönüşte yazını ve izlenimlerini bekliyoruz...
TAMER
(30 Eylül 2012)
Sevgili Hakan, epeydir Como yu görme isteğim vardı senin de bu yazını okuyunca hemen 16 Kasım için Pegasus tan Bergamo ya uygun fiyatlı biletimi aldım Cuma gidip, Pazar döneceğim. Cuma akşamı Milano da kalacağım, Cumartesi sabahı Cadorna dan 09:40 treni ile ver elini Como... Bir gece de Como da kalırım. (Var mı tavsiye edebileceğin bir yer?) Pazar sabahı da tekrar trenle Milano-Bergamo ve 14:20 uçağı ile İstanbul... Ne dersin değer herhalde... :)
hakangeziyor
(29 Ağustos 2012)
Fatoş hanım, ne kadar güzel bir gezi olduğu her kelimenizden de anlaşılıyor. Zaten İtalya olur da kötü olur mu? :) Hem hoşgeldiniz hem de darısı yeni gezilere diyelim...Bu arada sıcak haberler, değişiklikler ve yeni katkılarınız varsa almaya da hazırız :)
fatoş ustaoğlu
(29 Ağustos 2012)
Hakan Bey Merhaba,
17-21 ağustos 2012 tarihleri arasındaki bayram tatilini eşimle beraber Venediki merkez seçip günübirlik Como ve Veronayı da gezerek geçirdik.Bütün seyahatlerde olduğu gibi zaman yetersizdi ama gördüklerimiz bizi çok mutlu etti.Sizin bu yerlerle ilgili yazılarınızdan çok yararlandık,çok teşekkür ediyoruz.Seyahat dolu günler...
hakangeziyor
(03  Aralık 2011)
Tuncer bey, teşvik edici güzel yorumlarınız için teşekkürler. Gezmeye devam ettikçe buradan paylaşmaya da devam edeceğim. Saygılar...
tuncer
(03  Aralık 2011)
Hakan Bey merhaba bende 2 gün önce Milano ve como gölüne gezmeye gittim.muhteşem güzel.funicüler(raylı sistem) ile dağın zirvesinden manzara da çok güzeldi.Ayrıca Sivaslı bayanın yerinde döner yedik.ilk defa burda karnımız doydu.böyle bir site güzel ve tarihi resimleri ile anlatıcı olmuş.dünyayı tanımaya ve anlatmaya devam
hakangeziyor
(14 Kasım 2011)
Yasin bey, Como gerçekten görülesi ve gezilesi bir yer. İnsan, keşke daha fazla zamanım olsaydı diye düşünmeden edemiyor.
İstanbul Kebap için şaşırdım gerçekten. Ama Hikmet bey olsaydı eminim böyle olmazdı ve bu sefer siz bir daha ki sefere yine "giderdiniz" oraya :)
İstanbul dönüşü sizin de tecrübelerinizi bir gezi yazısı olarak sitemizde görmek isteriz.
İyi seyahatler...
yasin hutoglu
(14 Kasım 2011)
Tekrar merhabalar,

Ekonomi belirttiginiz gibi dogrudur Hakan Bey. Ama buradakilerin davranis modellerinden anladigim kadariyla kimsenin umrunda degil gibi:-) klasik.

Bu sabah biraz geciktigimiz icin oglen 12:10 de cadorna tren istasyonundan gidis donus biletlerini alip yolculuga basladik. Bu arada bu trenler icin return ticket satilmiyor. Gidis donus icin kisi basi 2 bilet aldik. Gerci donuste de bileti kolaylikla alabilirdik istasyondan.
Gezi notlarinizda gecen hemen her yere gittik. Gercekten yasanilabilecek bir yermis. Hayalimdekinden oldukca otede bir yerleske. Ozellikle private Alan dan sonrasi cok daha güzel gorunuyor. Ama gecemedik :-) yani acikcasi 4-5 saatlik Bir gezi oldukca güzel gecebilir. Bizim Milan da fazladan 1 gunumuz vardi. Como yu da hic gormemistik. Iyi ki gitmisiz dedik hanimla.

Gezi notlarinizdaki Istanbul cafeyi de bulup cayimizi ictik. Basortulu hanim disinda gulen Bir yuz de goremedik acikcasi, muhabbet de bulamadik.
Belki beyefendi olsaydi muhabbet onla olurdu. Zira cocuklari oldugunu dusundugum sinyoritta caylarimizi disariya getirdiginde turkce tesekkurumuze bile italyanca cevap Verdi. Bunlar da klasik. Ben de hanima aynen su yorumu yaptim. Yahu Sen Allahin comosuna gel Istanbul diye Bir cafeye gir, bonjorno diyen hanima merhabaaaaa Turkuz Turk de. Adamlar zaten cok merakli olsaydi....:-) Her neyse yine de güzel. Bir daha como ya gidersem yine gitmem oraya :-)

Duoma daki cathedral kapaliydi giremedik ama onundeki memory tree guzeldi.

Bir de surekli biz ayni seyi dusunuyoruz ve dillendiriyoruz hanim ile.
Almanya da orada burada Ren, diger yerlerdeki gol ya da nehir her neyse insanlar inanilmaz güzel degerlendirirken, bizde acikcasi rezalet bu isler. 33 yasimdayim ve istanbulda yasiyorum. Istanbul da halic mesela... rezalet durumda gerci 10 yil onceki gibi kokmuyor, olay bitmistir. Belediye baskani da girdi yuzdu o zamanki :-) :-) inanilmaz seyler yapilabilecekken yapilamiyor nedense. Rahmi Bey de olmasa hicbirsey yoktu. Her neyse.. buranin konulari degil.

Istanbul a donunce daha detayli resimlerle videolarla daha güzel bilgiler aktarabilirim umidi ile simdilik slm & syg.
hakangeziyor
(14 Kasım 2011)
Yasin bey, çok keyifli bir gezi olacağından hiç şüphem yok. İtalyada ekonomi kötü gittiği için fiyatların artması son derece normal bence. Bu arada uyarınız için teşekkürler. Bende özellikle İtalyan şehirleriyle ilgili faydalı bilgiler serilerindeki rakamları bir kontrol edeyim. Eminim bir yıl içinde hepsi değişmiştir. Bu arada sizde izlenimlerinizi ve tavsiyelerinizi bizlerle paylaşırsanız çok memnun oluruz.
Selamlar ve Saygılar...
yasin hutoglu
(13 Kasım 2011)
Merhaba

Su anda Milanodaki hotel odamizda yarin sabah como ya gitsek mi acaba dusuncesi dillendirilmeye baslamisken seyahat notlarinizi okuduk. Gercekten faydali olacak gibi gorunuyor. Sadece aradan gecen 13 ay fiyatlar konusunda biraz degisiklik gosteriyor. Tren bileti ucreti Seconda€4.45 prima €6.65 olmus. Zam gelmis. Zaten bugun Berlisconi de istifasini Verdi :-)
Slmlr & Syglr.
Ferudun Babacan
(26 Mart 2011)
Bu gölü biz de gezdik.
Eşim hala çok pis kokuyordu diyor, başka bir şey demiyor...
Emeğinize sağlık, Hakan Bey.
Mehmet Ali Topçu
(26 Mart 2011)
Çok keyifli ve bilgi veren bir yazı.Teşekkür ederim.İnş en kısa zamanda orda olacağım..
hakangeziyor
(27 Kasım 2010)
Hocam, bende çok istedim Bellagioyu görmeyi ama dediğim gibi Arzu tekne turu istemedi. Bir gün nasılsa giderim ben gene İtalyaya o zaman inşallah...
NEŞE
(26 Kasım 2010)
Çok keyif alarak okudum ve eski anılarım canlandı...Yıllar önce Como da 2 gece kalmış ve güzel günler geçirmiştik..Bellagio yu görmeden olmaz Hakan,üçüncü gidişte orayı görmek şart,müthiş bir yer,öğle yemeğinde sahildeki şık otelin terasında çok hesaplı bir menü yiyerek ,tepelere çıkan daracık sokaklarda dolaşmış ve sonra bir feribota binerek arabamızla karşı sahile geçmiştik...Anıları canlandırdığın için binlerce teşekkür...