Tanzanya'da Safari

Yaklaşık 6,5 saatlik uçuşumuz bize macera dolu bir gezi dileyen arkadaşlarımızın temennilerini gerçekleştiren türdendi. Önce yolculardan birinin uçuştan vazgeçmesi üzerine kabindeki çantalarımızı kontrol etmemiz istendi sonra yolun yarısına gelmişken yolculardan biri hastalandı ve kabinde doktor var mı anonsu yapıldı. Çok şükür ki birisinin yardımıyla sanırım hasta iyileşti ve acil iniş yapmamız gerekmedi.

 

Akşam 20:10’da başlayan uçuşumuz sabaha karşı 2:35 civarında son buldu. Ancak bizi Arusha’ya götürecek otobüs sabah 8’de geleceği için bizim için bekleme saatleri başladı. Nairobi Havaalanı epey küçük ve eski ancak görüntüsünün oluşturduğu intibanın aksine gayet temizdi. Çıkışta tur firmalarının çalışanları sizi kendi firmalarına çekmek için her türlü yolu deniyorlar. Bir bayan bize beklediğimiz otobüsün firmasında çalıştığını ve otobüslerin havaalanından kalmadığını söyledi ama biz inanmadık ve hemen yanından uzaklaştık. Bir sonraki uçuşlarını veya otobüslerini bekleyen diğer yolcularla beraber ufak bir kafeterya’da sabah olmasını bekledik.

 


Nairobi Havaalanında yaklaşık 7 saat beklediğimiz kafeterya


Yarım saatlik rötarla bizi Arusha’ya götürecek olan otobüs geldi. Çeşitli ülkelerden yolcularla yola koyulduk ancak biz uykusuzluğumuza yenik düşerek ilk 2 saatlik kısımda geçtiğimiz yerleri göremedik.

 


Bizi Arusha’ya götüren Riverside Shuttle Bus

 


Gözümüzü açtığımızda sanki artık farklı bir zamanda gibiydik. Yokluk içindeki köylerden geçtik. Yaklaşık 3-4 metrekarelik dükkanlarda insanlar et satıyor, terzilik yapıyor hatta otel imkanı sunuyorlardı. Geleneksel kıyafetleri içinde kadınlar ellerindeki kolyeleri satmak için her mola yerinde pencerelerin önüne gelerek otobüs kalkana kadar ısrar ediyorlardı. Biz de dayanamayıp birşeyler aldık ancak otobüs kalktığı için vermemiz gerekenden biraz daha fazla parayı kaptırmış olduk ama o yokluğa tanık olunca açıkçası bu bizi pek de üzmedi.

 



Şoförümüz hediyelik eşya satan bir yerde mola verdi ve ilk kez burada Kenya ve Tanzanya’da turistlere satışın nasıl yapıldığını öğrenmiş olduk. Öncelikle etiket veya herşeyin tek fiyatı yok. Siz alacaklarınızı seçin sonra toplu fiyat verelim diyorlar. Israr etseniz de pek işe yaramıyor, tercih ettikleri satış yöntemi bu. En önemli kısım pazarlık kısmı çünkü sefalet içinde olmalarına rağmen korkunç yüksek fiyatlar talep ediyorlar. Yani aslında ödemeniz gereken tutar onların söylediğinin üçte biri gibi bir tutar ki bu bence hala pahalı oluyor. Pazarlık kabiliyetinizin sınırlarını zorlamanız şart yoksa bizim gibi günler sonra aldıklarınızın asıl değerini öğrenince içiniz cız edebilir.


Alışveriş sonrası yola devam ettik ve hemen yakındaki Kenya sınırına ulaştık. Otobüste bize dağıtılan formları doldurup görevliye teslim ettikten sonra Tanzanya sınırına doğru ilerledik. Burada da işlemleri tamamlayarak artık Arusha’ya doğru yola koyulduk. Her iki sınırda da parmak izlerimizi aldılar ancak sarıhumma aşılarımızı kontrol eden olmadı. Bu belki tesadüf olabilir, seyahat edecekler buna dayanarak aşısız yola çıkmasınlar zira aslında prosedürden çok insanın kendi sağlığı için gerekli bir işlem.

 

 


Kenya-Tanzanya sınırı

 

 


Yol kenarında gördüğümüz geleneksel kıyafetleriyle takı satan köylüler


Saat 14:00 civarında Arusha’ya ulaştık. Sunny Safaris’ten rehberimiz elinde ismimizin yazılı olduğu kağıtla bizi karşıladı. Önce kalan ödememizi yapmak üzere ofislerine uğradık sonra safari programımızın ilk hedefi olan Manyara Milli Parkı’na doğru yola koyulduk. Rehberimiz Ziggy programımızın çok sıkı ve gezilecek yerlerin arasındaki mesafelerin uzak olduğunu söyleyince başta moralimiz bozuldu ancak turu tamamlayınca böyle düşünmüyorduk çünkü seçtiğimiz yerlerin hepsi görülmesi gereken yerlerdi ve aralarındaki mesafe program nasıl olursa olsun gidilmek zorundaydı.

 


 

Arusha’dan Manyara’ya yolculuğumuz yaklaşık 1,5 saat sürdü. Bu sırada Tanzanya’nın ilginç trafiğiyle tanışmış olduk. Burada sollamak vazgeçilmez birşey fakat işin ilginci karşı yönden gelen arabayla kafa kafaya gelsen bile sorun yok karşıdan gelen ve sollanan araçlar hafif yana kaçıyor ve sollayan araca yol açıyorlar. 

 




 

 

Milli parklarda safari araçlarıyla yapılan gezilere game drive adı veriliyor. İlk game drive’ımızı Manyara Milli Parkında gerçekleştirdik. Bizi babunlar karşıladı.  Sonra devamında yalnız bir zürafa, zebraları, siyah maymunları, ve afrika antiloplarını gördük. En son olarak da dev bir fil yolumuza çıktı. Safari yapmak isteyenlere bir bilgi vermek isterim; kuru mevsimde giderseniz toz topraktan kaçış yok. Eğer astım ya da alerji gibi bir rahatsızlığınız varsa muhakkak ilaç ve maske gibi kullanabileceğiniz fular gibi birşeyleri yanınızda bulundurun. Yağmur mevsiminde bu durum sanırım biraz daha farklıymış.
 

 


 


 


Yaklaşık 1-1,5 saat süren game drive sonrasında Ngorongoro Crater’inin bulunduğu koruma alanında yer alan 1 gece konaklayacağımız otelimiz Ngorongoro Wildlife Lodge’a doğru yola koyulduk.  Manyara – Ngrorongoro giriş kapısının arası yaklaşık 40 dakikalık bir mesafe.

 


Ngorongoro Krateri Koruma Alanı Girişi

 


Safari bölgesinde yer alan otellerde gece elektrikler kesiliyor ve sıcak su sadece akşam ve sabah belli saatler arasında kullanılabiliyor. Gideceklere bilgi olması açısından belirteyim, otel genel anlamda temiz, çarşaflar ve oda temizliğine hiç lafım yok ancak benim gibi banyo konusunda hiper titiz olan bünyeler için çok mutluluk verici değil. Bu durumda önerim safari bölgesinde olduğunuzu ve suyun gerçekten zor şartlarda temin edildiğini düşünmeniz. Yemekler içinse söyleyebileceğim, bizim mutfağımıza hem benzer hem değil. Yani aslında yemekler görüntü açısından benziyor ancak kullanılan baharatlar tadı tamamen farklılaştırıyor. Yine de beğendik ve aç kalmadık çok şükür.


İlk günümüzü erkenden yatarak tamamladık çünkü 48 saattir ayakta olmanın sonucu artık gözlerimiz ayaktayken kapanıyordu.

 



Safari maceralarımızın devamı için tıklayın.


 Yazılan Yorumlar...
Setenay Süzer
(27 Eylül 2014)
Afrika maceranınız da çok güzelmiş.Keyifle okurken, darısının başıma olmasını diledim. Kuzey Afrika dışında henüz esas kıta Afrikasıyla tanışmadım,en büyük hayalim Rovos Rail treni ile Viktorya şelalesini içine alan bir seyahat .
hakangeziyor
(23 Eylül 2014)
Müthiş fotolar ve anlatım. Kaleminize sağlık arkadaşlar...
Erdin İVGİN
(22 Eylül 2014)
İlkay ve Engin yazınızı keyifle okudum. Bu gezinizin devamını heyacanla bekliyorum. Teşekkürler.