Hamstead'de Keyifli Bir Gezi...


Sevgili Gezialemi
takipçileri için klasik Londra gezi notları kapsamında kısa bilgiler ve bilinen
yerlerin dışında farklı bir güzergâh anlatmak istedim. 12-18 Haziran 2015
tarihleri arasında ailece Londra’ya gittik. Gezimizin geneli için aktarmak
istediğim notlar;

- Londra’da
otellerin pahalı olması nedeniyle “airbnb” olarak adlandırılan eşyalı ev
kiralama sitesinden ev kiraladık. Evimiz Canadawater metro istasyonunun hemen
yanında, 2+1 çift banyolu idi. 4 kişi 6 gece için 700 Pound civarında para
ödedik. Evden memnun kaldık, yemek yapma imkanı, otellere kıyasla daha fazla
yaşam alanı evin avantajları. Metronun hemen yanında saat 23.00 e kadar açık
market (Pazar 17.00 ye kadar) olması da çok önemli bir artı idi. Türkiye’den
biraz kahvaltılık peynir-zeytin götürdük, çok çok işimize yaradı. Süt
ürünlerinin İngiltere’ye sokulma yasağına aldırmadık. 

- Havaalanından
10 ya da 20 pound verip internet paketli sim kart satın alınmasını şiddetle
öneriyorum. Cep telefonlarınızdan birinde navigasyon-googlemap gibi
programların yüklü olması işinizi çok kolaylaştıracaktır.




- Ulaşım için
genellikle Oyster kart tercih edilmektedir. Biz de öyle yaptık, günlük yükleme
yaptık, kullanım durumuna göre ertesi sabah karta sistem tarafından geri
yükleme yapılabildiğini gördük, duruma göre tekrar para yüklemesi yaptık. İlk
yüklemede 5 pound depozito alınıyor, havaalanına gitmeden önce metro
istasyonundaki “refound” ibaresi bulunan makinelerden 5 pound depozitonuzu ve
karttaki kalan paranızı geri alabiliyorsunuz. 

- Cep telefonunuza
UBER isimli taksi uygulamasını da yüklemenizi önereceğim. Her yeni yükleme için
10 pound indiriminiz olacak. Eğer kalabalıksanız (7 kişilik taksiler de var)
özellikle havaalanı-Londra arasında kullanın derim. Heatrow havaalanından
kaldığımız eve 53 pounda gittik, kişi başı 10 pounddan az seçenek olmaması,
bavullarla metroda seyahatin sıkıntıları, kalacağınız otel yada evin yerini
bilmiyor olmanız taksi seçeneğini cazip hale getiriyor.

- Londra’dan
dönüş ise genellikle Gatwick havaalanından yapılmakta. Bu güzergah için de
London Bridge metro istasyonunun üst katından kalkan Gatwick trenini
öneriyorum. Sık sık tren var ancak bazıları çok istasyonda duruyor, bazıları
ise sadece tek istasyonda durarak havaalanına hızlı bir ulaşım sağlıyor. Tren
fiyatları fiks, hafta sonu 10, hafta içi 7.20 pound kişi başı, süre yarım saat
eğer eksprese bindi iseniz. Şayet THY ile 17.10 uçağına binecekseniz 14.32
trenini öneriyorum.
 






- Londra’da
PretManger adında bir yeme-içme zinciri var, aşağı yukarı her semtte
göreceksiniz, bize uygun sandviç, küçük meyve poşetleri, çay-kahve bulunuyor,
fiyatlar uygun öneriyorum. (Doyurucu bir sandviç 3 pound, kola 1 pound, 75 lik
su 1.5 pound gibi fiyatlar söz konusu) 

- Eğer alışveriş
yapmanız gerekiyorsa Oksford Street’teki Primark mağazasını öneriyorum. 

- Önemli
müzelerin neredeyse tamamı ücretsiz. 

HAMSTEAD 

Burası Londra’dan
metro ile gidilebilen ama Londra’nın kasabaları arasında gösterilen, çok uzak
olmayan, Londra gezi notlarında pek rastlayamayacağınız bir mekan, doğa
harikası bir semt. 





Hamstead’dan
bahseden bir gezi kitabında bu kasabada 324 hektar alanda kurulu Hamstead Health
adında bir milli park olduğu ve Londralıların 16.yüzyıldan bu yana kasabaya
dinlenmek için geldikleri yazıyordu. Hyde Park, James Park, Regent’s Park gibi
sayısız ve çok büyük alanlarda yeşilliğe sahip Londralıların neden Hamstead’a
gezmeye geldikleri ilgimizi çektiği için biraz araştırma yaptık ve ilginç bir
sonuca ulaştık; 

Ünlü Hyde Park
140 hektar büyüklüğünde, buna karşılık Hamstead Health Milli Parkının 324
hektar büyüklüğünde ve alanı aynı olan, adeta New York’un yarısı kadarmış gibi
görünen Central Park’ın alanıyla neredeyse eşit olduğu ortaya çıktı. Bu çok
ilgi çekici durum karşısında Hamstead’a vakit ayırmaya karar verdik. 

Northline metro
hattından Hamstead durağına geldik. Milli parkta 15 civarında göl olduğunu ve
bölgede görülmesi gerekli 3 yapı olduğunu öğrendik. Bunlar Fenton House,
Kenwood House ve Freud Museum idi. Hamstead metro durağının hemen karşısında
Fenton House tabelasını görüp kısa bir yürüyüşle müzeye ulaştık. Sahibesinin
adını taşıyan, 300 yıllık eşyaları, 10 civarında tarihi piyanoyu, bazı
resimleri ve çok güzel bir bahçeyi içeren bir müze burası. En üst kat
balkonundan Londra manzarası izleyebiliyorsunuz. Giriş 6.5 pound. Bu binadan
yukarı doğru devam ettiğinizde Hamstead Health milli parkının girişlerinden
birine ulaşıyorsunuz, orman içi yürüyüşle göllerden birine ulaştık manzaranın
tadını çıkardık. Daha sonra bu milli parkın bir haftada bile zor gezileceği
gerçeğini hatırlayıp otobüs durağını bulduk, 210 no’lu otobüsle Kenwood House
durağında inerek buradaki müze eve kısa bir yürüyüşle ulaştık. 





Kenwood House
girişi ücretsiz. Rembrant dahil önemli ressamların eserlerinin yer aldığı bir
müzeye dönüştürülmüş, zamanında bir Dük ailesinin yaşadığı çok güzel bir bina.
Binayı gezdikten sonra arka tarafa geçtiğimizde ise o
olağanüstü manzara ile adeta şok geçiriyoruz. Hadi her tarafın yemyeşil olmasına
alışmış durumda oluyorsunuz ama o muhteşem göl, o muazzam renk cümbüşü
gerçekten baş döndürücü olduğundan hemen kendini çimlere bırakıp zamanın ve
mekanın keyfini çıkarmaya çalışıyor insan. Aynı zamanda Londra’nın kuruluş
amacının, büyük büyük binalarda doğayla baş başa ve komşulardan bağımsız yaşayabilmek
olduğu izlenimine kapılıyor insan. Londra içinde de parklar çok fazla tabii ama
gördüklerimizin hiç biri Kenwood House gibi değişik duygular hissettirmedi.
Shop yanındaki manzarasız kafede bir şeyler yedik (meyveli yoğurt 2,95,
croıssants 1,95, peynirli ton balıklı sandviç 4,95, kola 1,50 pound) ve ayrılma
zamanı geldi. 

Bu defa 603 No’lu
otobüsle Freud müzesi yakınına geldik, burası aynı zamanda Finchley Road metro
durağına da çok yakın bir mahalle. Freud müzesi psikanalizin babası olan
üstadın 1938 de gelip 1 yıl kaldıktan sonra öldüğü evmiş. En ilgi çekici obje
dünyaca meşhur kanepesi sanırım zira bu kanepede hasta tedavi etmiş. Bu müzeye
giriş ise 7 pound (öğrenci 4). 



Hamstead Health’in
doğusunda ise Londra’nın en ünlü mezarlığı High Cemetery’nin yer aldığını, Karl
Marx’ın mezarının da burada olduğunu öğrenmiştik ama görmeye vakit kalmadı. 

Başka gezi
notlarıyla yeniden buluşmak üzere. 

Rıfat Bahran







 Yazılan Yorumlar...
Şükran Şahin
(09 Kasım 2015)
Hamstead ilgimi cekti. Ilgimi cekicek yerlerle dolu. Guzel bir yazi. Tebrikler. Londraya gidersem eger yaziniz bana ilham vericek. Tesekkurler