Çok zamanlı ülke FAS


"Sen deve kadarsın, ama verdiğin para kuzu kadar..." Tezatlar ülkesi Fas’ta duyduğum en ilginç cümle… Bu cümleyi duyduğumda, bizim kültürümüzde deve sözcüğünün olumsuz kullanımından dolayı bozulmadım da değil hani… Ama öğrendiğim kadarıyla bedeviler, develeri sadece binek hayvanı olarak değil, gurur ve övünç kaynağı olarak da görüyor… Bu cümleyi söyleyen gümüş satıcısı bir Faslıydı… Pazarlık yapmak çok önemli düsturuyla Fas’a gittiğimden, 280 Euro’luk takıya 50 Euro fiyat verince işittim bu cümleyi… Bu cümle bir yana, siz siz olun Fas’ta muhakkak çok iyi pazarlık yapın her ne alıyor olursanız olun… 



Eski ve yeninin birbirine karıştığı, gezerken paralel evrenlere geçiş yaptığınızı hissettiren “çok zamanlı” bir ülke burası… 



Fransızların sadece 40 yıl kadar kalmasına rağmen halkın çoğunluğunun Fransızca konuştuğu Arap ve Berberi ülkesi… Aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği için başvuran ve 1987’de reddedilen ülke…

Fas krallıkla yönetiliyor... Kral VI. Muhammed’in, Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma’nın soyundan gelen bir ailenin mensubu olduğuna inanılıyor...

Bir kaynağa göre kraliyet yasalarına göre, kral olacak kişi, babası ölmeden veya tahtı terk etmeden evlenemiyor!



Kuzey Afrika’da bulunmasına rağmen Fas’ın Afrika Birliği’ne üyeliği hayli gecikmiş… Bu gecikmenin nedeni ise Batı Sahra sorunu… 1975 yılında Fas kralı ll. Hasan’ın emriyle 350 bin silahsız Faslı ellerinde Kur’an ile Batı Sahra’ya yürümüşler… Yeşil İslam’ı çağrıştırdığından bu yürüyüşe “Yeşil Yürüyüş” adı verilmiş… Fas hükümeti Batı Sahra’nın tümüyle kendisine ait olduğunu iddia etse de  BM ve Afrika Birliği bunu kabul etmemektedir…

Sanayisi olmayan ve tarımın yaygın olarak yapıldığı Fas’ta en büyük gelir kaynağını fosfat yatakları oluşturuyor… Bunları da Fransız şirketleri işliyor… Dünya fosfat rezervlerinin çok büyük kısmı Fas kontrolündeki Batı Sahra’da…

Fas bir çöl ülkesi değil… Sedir, palmiye ve mantar ağaçlarını görmek sizi şaşırtmasın… Narenciye bahçeleri ve çilek seraları da yol boyunca sık karşılaşacağınız manzaralardan… Çöl bölgesine gitmediğiniz müddetçe çöl manzarasıyla karşılaşmanız olası değil… Fas turunçgil satışında dünya genelinde önemli bir paya sahip… Bundan olsa gerek özellikle Marakeş’te çok uygun fiyata bolca taze portakal suyu içebilirsiniz…



Fas’ın para birimi dirhem… Ancak bazı alışverişlerde Euro da kabul edilmekte… Bazı yerlerde fotoğraf çekmenin karşılığı olarak sizden para talep edileceğinden yanınızda bozuk madeni paralar olmasında büyük fayda var…

Fas’ın her önemli şehri ayrı bir rengi temsil ediyor... Kazablanka beyazı, Fes sarıyı, Marakeş ise kırmızıyı temsil ediyor… Aynı şekilde her şehrin taksileri de farklı renklerde… 

Fas’ta dört kadınla evlilik yasal… Yasal, ama birinci kadının izin vermesi şartıyla…

Ve sol elle yemek yenmesinin hoş karşılanmadığı ülke… Rehberimizin anlattığı kadarıyla, kimi anneler solak olan çocuklarının sağ elleriyle yemek yemelerini sağlamak için küçük yaşta sol ellerini bağlarmış çocuklarının…



Fas, aynı taksiye üç kişiden fazla binmenizin neredeyse imkânsız olduğu ülke… Taksimetreyi açmaya pek yanaşmadıklarından taksiye binmeden önce kararlı bir pazarlık etmenizde fayda var…

Tajin ve kuskus Fas’ın en meşhur yemeklerinden ikisi… Yemekleri rengârenk porselen tabaklar içinde sunuyorlar… Huni şeklinde kapağı olan tajin kabı içerisinde geleneksel yemeğiniz geliyor… Her yemeğe bolca baharat koyuyorlar ve olur mu olmaz mı diye hiç düşünmeden hemen her şeye de bolca şeker… Fas’a özgü naneli çayı denemeyi unutmayın ama mümkünse az şekerli… Ve nane çayını bardağa koymanın özel bir seremonisi var… Restoranların içi inanılmaz çini ve ahşap işlemeleriyle süslenmiş. Yerel giysileriyle oturan müzisyenler size yemeğiniz boyunca eşlik ediyor… Müzik deyince, Eurovision şarkı yarışmasına 1980`de ilk ve son kez katılan tek Arap ve Afrika ülkesi imiş Fas…

Her yerde uygun fiyata bolca bulabileceğiniz lezzetli portakal sularını ve çok büyük olmasına rağmen çok lezzetli olan çilekleri unutmamak lazım elbette ki… Bol bol çilek yemenizi öneririm…



Fas’ta Fransızların etkisiyle kafe kültürü çok yaygın… Ancak kafeler çoğunlukla erkeklerin toplanma alanı… Kafelerde caddeyi görecek ve çevreyi izleyecek şekilde oturuyorlar…

Alışveriş esnasında mağaza sahiplerinin dokunarak konuşması çok yaygın… Siz fiyatı sorduğunuzda hemen fiyatı söylemeyip sizi içeri davet ediyorlar… Sonra da “good price” ve hemen ardından da “how much” diyorlar…

Fas’ta kadınların mini etek giyme hakkı mahkeme kararıyla garanti altına alınmış… Kralın tahta çıkışının on dördüncü yılının şerefine büyük bir af ile bin küsur hüküm giymiş insanı serbest bırakması ile çok ciddi tepkiler almış Fas…  
Eğer gezdiğiniz şehirde çok fazla Fas bayrağını görüyorsanız bu kralın o şehirde bulunduğuna işaretmiş yerel rehberimizin aktardığına göre…


Zannedildiğinin aksine hiçbir zaman Osmanlı toprağı olmamış Fas toprakları…

Fas’ın İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi yerel seçimlerde yüzde 25 oyla birinci sırayı almış bir dönem…

Aman dikkat diyeyim… Üniformalı kişilerin fotoğrafını sakın ha çekmeyin. Üniformasız kişilerden de fotoğraflarının çekilmesinden pek hoşlanmayanlar çıkabiliyor.  Kızabilir ya da sizden para isteyebilirler… 

Argan yağı almadan ve Marakeş’in Djamaa El Fna Meydanı’nın hava karardıktan sonraki halini görmeden dönmemeniz gereken ülkedir Fas…
Hollywood'un Ortadoğu temalı çekimlerinin vazgeçilmez ülkesi…  

Kapüşonlu insanlar ülkesi…   


Güzel kapılar ülkesi aynı zamanda…

Öğrencilerin kıyafetlerinin üstüne beyaz önlük giyip (ki bu yerel rehberimizin söylediğine göre formalarıymış) bisikletleriyle okula gittikleri ülke… 

Fas denince ilk akla gelenlerin başında sadece belli bir bölgede yetişen argan ağacı geliyor. Argan yağı saç ve cilt güzelliği için kullanıllıyor… Ve argan ağacının sevimli bekçileri keçileri dallarda görmek sizi hiç şaşırtmasın…

Benim gözlemim Fas’ın tezatlar ülkesi olduğu yönünde… Kadınların okuma yazma bilme oranı düşük, ama bisiklete ve motosiklete binme oranı çok yüksek… Kapüşonlu cellabasını giymiş türbanını takmış yaşlı bir hanımın motosikletiyle yanı başınızdan geçmesi oldukça şaşırtıcı bir durum… İnanamaz gözlerle ister istemez başınızı çevirip doğru mu gördüm acaba diye tekrar tekrar bakıyorsunuz… Bazı İslam ülkelerinde kadınların araba kullanması bile yasakken Fas’ta kadınlar motosikleti ulaşım aracı olarak rahatlıkla kullanabiliyorlar…

“Paris” isimli pek çok kafe ve otelin bulunduğu zamansız ülke…



TANCA - Atlas’la Akdeniz’in Kucaklaşması

Tanca’da Cape Spartel deniz fenerinin manzarası müthiş… Cebelitarık Boğazı kıyısına kurulmuş bir kent Tanca… Deniz feneri Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in birleştiği noktada ve gerçekten görülmeye değer…



Tanca’da Herkül Mağarası’nı ve suların aşındırmasıyla meydana gelen Afrika haritası şeklindeki mağara ağzını ve mağara içindeki olağanüstü ışıklandırmayı görmek de şart tabi ki…

Tanca aynı zamanda pek çok filme sahne olmuş bir şehir… Örneğin Leonardo Di Capri’nin başrolünde oynadığı Inception… 





FES - Dünyanın İlk Üniversitesine Ev Sahipliği Yapıyor

Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Fas’ın kültürel başkenti Fes’teki eski şehir Medina mavi tutkunlarını cezbedecek en güzel yerlerden biri… Mavi tutkunuysanız ve benim gibi kapı fotoğrafları çekmeyi seviyorsanız kaybolmak isteyeceğiniz bir yer… Zaten rehberiniz yoksa illa ki kaybolacağınız bir yer… Sokaklar daracık, sanki birbiri içine geçmiş labirentler diyarı… Bu dar sokaklarda sık sık eşekleri görmeniz de olası… Ve “attennsiyyoon” diyerek sizden yol isteyenleri de unutmamak gerek… Bu arada Fas’ın diğer yerlerinde olduğu gibi insanların fotoğraflarını çekerken izin almanız çok önemli bir husus… Ve akabinde gelen bahşiş isteği…



Fes aynı zamanda dünyadaki ilk üniversitenin kurulduğu şehir… 859 yılında kurulan Al Karaouine Üniversitesi’nde eğitim halen devam etmekteymiş… Fes’teki deri tabakhanelerinde bulunan ustalar eski yöntemlerle deriyi işliyorlar… Rengarenk boyalarla dolu toprak çukurlarda deriyi boyuyorlar… Eski yöntemlerin kullanılması sebebiyle tabakhanelerin ağır kokusu hiç de hafife alınacak cinsten değil doğrusu… Her taraf farklı model ve renkte çantalarla dolu… Her bir çantada gözünüz kalarak kayboluyorsunuz daracık sokaklarda…



Fes şehrinde Medina dışında görmeniz gereken yerlerden biri de muhakkak seramik atölyesi olmalı ki muazzam incelik ve güzellikteki eserlerin yapılma aşamasının ne kadar meşakkatli ama çıkan eserlerin de ne kadar muazzam olduğunu görebilesiniz…     






Kırmızı Şehir MARAKEŞ’te Majorelle Mavisi

Marakeş’i anlatmaya kelimeler yetmez… Majorelle Bahçesi ki mavinin tonu ancak bu kadar büyüleyici olabilir… Bahçe ve içindeki binalarda kullanılan koyu kobalt mavisinin tonu ise günümüzde Majorelle Mavisi olarak adlandırılıyor… Bahçe demişler ama bana göre cennetten bir köşe… Onlarca çeşit devasa boyutlardaki kaktüsler ve bambular da cabası… 1920’li yıllarda Fransız sanatçı Jacques Majorelle tarafından tasarlanmış… 1922-1966 yılları arasında Marakeş’te yaşamış olan ünlü ressamın evinin ünlü Fransız modacı YSL tarafından satın alınarak bahçe ve müzeye dönüştürülmesiyle ortaya çıkmış… Yves Saint Laurent Fas’ta yaşadığı süre içerisinde bu evde kalmaktaymış ve 2008’de ölmeden önce küllerinin burada muhafaza edilmesini vasiyet etmiş… Jardin Majorelle’in içinde yer alan Gallery Love’da Yves Saint Laurent’in kolaj tekniğiyle tasarladığı ve yeni yıl dileği olarak dostlarına gönderdiği “aşk” posterleri sergileniyor…



Ve içindeki Berberi Müzesi kesinlikle gezilmesi gereken çok zengin bir kültürün parçası…  Müzede YSL’in kişisel koleksiyonundan Kuzey Afrika kumaşları, Majorelle’e ait seramik, takı ve resimler bulunuyor…

Jemaa el Fna yani Kıyamet Meydanı özellikle gece gidilmesi gereken olağanüstü bir meydan… Eskiden idamlar burada olduğundan meydanın adının fena diye bittiği söyleniyor… Yerel danslar, müzikler, kıyafetler çok şaşırtıcı güzellikte… Keşmekeşin içinde kendine göre akıp giden garip bir düzen var burada ve siz de hemen bu keşmekeşin doğal bir parçası oluveriyorsunuz farkına varamadan…   



Koutubia, Marakeş’in simgesi olan cami…Bu caminin yapıldığı yerdeki eski caminin bahçesinde el yazması kitaplar satıldığı için bu ismi almış…Ve bizden farklı olarak minareler dikdörtgen şeklinde…

Bahia (Behiye) sarayı muazzam güzellikteki kapılarıyla ünlü Marakeş’in kesinlikle gezilmesi gereken bir diğer yeri… Marakeş veziri ilk karısı Bahia için yaptırmış bu sarayı… Vezirin diğer üç karısına ve cariyelerine ait odaların varlığına karşın saraydaki en görkemli oda Bahia’nın… Atlas Dağları’ndan getirilen sedir ağaçlarının oymaları gerçekten görülmeye değer… Kireçtaşı işlenerek oluşturulmuş pek çok detay insanı hayran bırakıyor… Her yer rengârenk çinilerle bezeli ve siz nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz…

Bir diğer ilginç mekan Suudi mezarları… Bir bahçe içinde zemini çini döşenmiş isimsiz mermer lahitler var burada…   



Essaouira

Essaouira… Ah Essaouira… Ne güzel bir şehirsin sen… Masmavi teknelerin ayrı güzel, martıların ayrı, balıkçıların ayrı… Ya o kaleye  doğru giden güzel sokakların ve sokakların büyüsüne eşdeğer galerilerin… Ne de olsa balıkçıların ve martıların olduğu kadar sanatçıların da şehri Essaouira… Buradaki eski çarşıdaki esnaf diğer yerlere nazaran  mallarını satma konusunda  o kadar ısrarcı davranmıyor ki bu da rahat etmenizi sağlıyor… Daha temiz ve daha düzenli aynı zamanda…

Unutmamak gerekir ki argan sadece bu bölgede yetişiyor. Yol boyunca argan ağaçlarını görmeniz mümkün… Argan ağacına en çok yakışan da her bir dalına ustalıkla çıkmış keçiler… 


Kazablanka 

Kazablanka’da  Atlas Okyanusu sahilinde bulunan Ain Diab’da kordon boyunca muazzam dalgaların eşliğinde yapılan yürüyüşün hele ki hava da güzelse tadına doyum olmaz… Atlas Okyanusu’nda sakın yüzmeye kalkışmayın… Hırçın dalgalar buna izin verecek gibi değil… Faslılar da bunu bildiğinden olsa gerek “korniş” adını verdikleri kordon boyunca sahile havuzlar yapmışlar… 



Sidi Muhammed Bin Abdullah Bulvarı’nda yürürken okyanusa sıfır yapılmış ll. Hasan Cami tüm heybetiyle karşınıza çıkıyor… Dünyanın en büyük üçüncü camisi olan II. Hassan Camisi’ni mutlaka görmeniz lazım… Denize dolgu yapılarak inşa edilmiş cami… Fransız mimar Michel Pinseau tarafından tasarlanmış… Aynı anda 80 bin kişinin namaz kılabildiği caminin üzeri açılabilir şekilde inşa edilmiş… 210 metre ile dünyanın en uzun minaresine sahip… Caminin içi zanaatkarların en iyi işlerini ortaya koydukları çok etkileyici bir mekan… Camiye girerken Müslüman olup olmadığınız görevli tarafından soruluyor ve uygun şekilde örtünmeniz de şart…Fas’ın diğer şehirlerinden farklı olarak Kazablanka’da trafik sorunuyla karşılaşmanız olası…





Belki başka şehirlerde de olabilir ama benim gözüme Kazablanka’da çarptı birkaç grafiti örneği…

Ve hemen her yerde karşınıza çıkan kedileri de unutmamak lazım…








 Yazılan Yorumlar...
sezer
(26 Şubat 2016)
Merhabalar Setenay hanım(Fotoğrafta kapı girişindeki kişi benim)...Düşüncelerinize katılıyorum...Arap ülkesi nasıldır acaba?? ön yargısıyla gidip, ziyadesiyle mutlu döndüğüm bir gezi oldu benim için...Bu memnuniyette rehberimiz Murat Özsoy beyefendinin güleryüzü eşliğinde sunduğu inanılmaz şaşırtan ve derinlikli bilgilerinin de katkısı büyük elbette... Merhabalar Nihat bey...Güzel dilekleriniz beni çok mutlu etti...Teşekkür ederim...Selam ve saygı ile...
Kartalt
(26 Şubat 2016)
Sezer Hanım izninizle sayfamda paylaşıyorum
Kartalt
(26 Şubat 2016)
Merhabalar Sezer hanım,
Yine harika bir tur olmuş,yine muhteşem kareler yakalamışsınız.Yazınızı ve fotoğraflarınızı bir solukta okudum...Fasa gitmeyi çok istemiş olmama rağmen bir türlü kısmet olma sizin fotoğraflarınız ve güzel yazınızla gitmiş kadar oldum... Yeni yerleri keşfetme ve görme isteğinizin her daim artarak devam etsin...Sizinle yeni turlarda görüşmek dileğim ile selam ve sevgiler
Setenay Süzer
(26 Şubat 2016)
Merehaba Sezer (bey mi hanım mı ? demeliyim)
Fasa 2010 yılı Kurban Byr.da gitmiş son derece etkilenmiştim.Arap ülkesi ön yargılı düşüncesiyle gittiğimden olmalı müthiş sürprizli bazı bakımlardan bizden kat kat bilinçli kültürlerine sıkı sıkı sahip Fransızlardan işlerine geleni almış bir ülke gördüm.Bir kez daha özellikle Marakeş ve Fezi ayrıca görmediğim çöl ve Chefchaouen (mavi şehri ) görmek isterim.Güzel sunumunuzla yeniden gezip geldim teşekkür ederim
Not .Müslüman ülke olduğundan dini bayramlarda gitmek isabetli değil bayramın ilk günü her saraylar çarşılar yer kapalı sokaklar ıssız,boşa geçmiş, gün kaybı oluyor
sezer
(25 Şubat 2016)
Beğenmeniz beni sevindirdi Erdin... Ben teşekkür ederim ilginize...
Erdin İVGİN
(25 Şubat 2016)
Kalemine sağlık Sezer
Yazını okuduğumda Fas ile ilgili hiç bilmediğim bilgilere ulaştım
Teşekkürler