Gezi Alemi

e-Posta:    Şifre:     Kaydol | Şifremi Unuttum
 
Gezi Alemi ::::: Türkiye ::::: İstanbul ::::: İSTANBUL - Neden Bu Denli Büyüleyici         
Ülke Şehir Ekleme Düzenleme Gezi Tarihleri Okunma Yorum Yazan 
Türkiye İstanbul 01 Haziran 2011 01 Ocak 2011
02 Ocak 2011
8357 5 Torun Çelebiler 

 İSTANBUL - Neden Bu Denli Büyüleyici
 (Genel)

İstanbul'daki Kız Kulesi'nin nereden geldiğini hiç düşündünüz mü ve neden iki tane uzun köprü olduğunu? İstanbul'un neden bu denli büyüleyici olduğunu?

Kız Kulesi'nin tarihi çok eskilere dayanır. Bir zamanlar Kız Kulesi, Boğaz'dan geçen gemilerden vergi almak amacıyla kullanılırmış. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakası'na doğru yıkılmıştır. Bugün Kule'den suyun içine bakıldığında yıkıntıları görmek olanaklıdır.



Herkes tarafından bilinen ve Bizans dönemine ait olan, dilden dile dolaşarak günümüze kadar gelen bir efsane vardır; "Falcılar bir gün Bizans kralına 'Sevgili kızın yılan sokmasından ölecek!' diye bir kehanette bulunur. Kral da bunun üzerine, kızını yılan sokmasın diye, Kız Kulesi'nin bulunduğu kayalıklara bir ev yaptırıp, kızını buraya yerleştirir. Ancak genç bir subay, kralın kızına âşık olur. Günlerden bir gün, genç subay prensese sunmak için bir demet çiçek hazırlatır. Çiçek demetinin içine gizlenen bir yılan, talihsiz prensesi sokup öldürür." İstanbul'un yaramaz kızının bu efsanesiyle günümüz İstanbul'unun ilgi odağı olacağı ta o zamandan belliymiş...

Peki, neden iki tane köprü var? Bazıları bunun trafiği düzenlemek için, bazıları ise şehri büyütmek ve ilgiyi arttırmak için olduğunu söylüyor; bence doğru da... Hattâ bugünlerde üçüncü bir köprü daha yapılacakmış diyorlar. "3. Rant Köprüsü!"

Gelelim İstanbul'un en ünlü caddesine... "İstiklal Caddesi" Ünlülerin, gezginlerin, alışveriş düşkünlerinin ve turistlerin en çok ayak bastığı yer. İstiklal Caddesi'nin gerçek adı "Büyük Cadde"dir. İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu'nda, Tünel ile Taksim meydanı arasında uzanan cadde, 19. yüzyılın sonlarından beri Türkiye'nin en ünlü caddesi olma özelliğini korumuştur. 1.650 metre uzunluğunda olması dokuz mahalleyi kaplamasını sağlıyor. İstanbul'a gelen yerli ve yabancı turistlerin olmazsa olmaz ziyaret yeridir. Günün her saati kalabalıktır. Eni sonu bir cadde diyebilirsiniz ama öyle bir keyfi vardır ki... Hele tramvayların çalan düdüğü ve çocukların tramvay kenarlarından tutunarak bağırdıkları an...



A'dan Z'ye kadar tahmin ettiğiniz tüm markalar var. Gece elbisesinden (tuvaletten), spor kıyafete (eşofmana), babetten Converse'e kadar çeşit çeşit, renk renk... Tabii her güzelin bir kusuru olabilir. Örneğin; güneşin başınıza geçmesi, ayakkabılarınızın vurması ya da tuvalet bulamamanız gibi. İstanbul'a gidip de "Uğramayacağım" diyebileceğiniz bir yer kesinlikle değildir İstiklal Caddesi. Herkese öneririm.

İstanbul'un "boy aynası" olan Taksim... Taksim semti ve meydanı adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği"- yani dağıtıldığı - merkez olmasından ötürü almış. Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla büyüyüp bugünkü görünümünü almış. Buraya bir bakıma Beyoğlu'nun giriş kapısı da denebilir.

İstanbul'un "Bebek"i Beşiktaş ilçesine bağlı, deniz kıyısında bir cennettir. Her sokağında çeşit çeşit mağazalar vardır. Bunun yanı sıra otel, eğlence yerleri, kafeler, restoranlar ve barları da görebilirsiniz. Burası İstanbul'un en lüks ve pahalı semtlerinden biridir. Deniz kıyısındaki kafelerde oturup kahvenizi içerken, martıların denizin üzerinde süzülmesi ya da vapurların korna sesleri sizi canlandırmaya yeter. Ayrıca Bebek o kadar kalabalık bir yerdir ki, kendinizi bir karınca sürüsünün içindeymiş gibi hissetmeniz normaldir.



Bebek'e içeriden bakarsak sakin bir hayatla karşılaşırız, tabii ana cadde üzerinde bulunan ve gençlere yönelik yemek ve eğlence sektörünü bir kenara bırakırsak.

Sahilden geçen bir ana cadde; cadde üzerindeki küçük ama şık dükkanlar, Bebek çarşısı diyebileceğiniz manav, market, kitapçı gibi yerler... Eskiden küçük bir balıkçı köyü olan bu yer, günümüzde ise İstanbul'un en lüks semti olmuştur.

Nişantaşı dendiğinde aklınıza neler geliyor? City's Alışveriş Merkezi mi, kafeler mi, Şişli mi, Teşvikiye mi? Aklınıza bunlar geliyorsa doğru biliyorsunuz demektir. Genelde çocukların aklına "nişan taşı" geliyor; aslında gerçekten de ilgisi var, yani saçma demeyin!

Nişantaşı, Şişli ilçesine bağlı, varlıklı insanların yaşadığı bir semt. Teşvikiye'yi (Maçka) de kapsar. Burası, padişahların avlanmak için geldikleri ve nişan alıştırması için de bazı taşları bulundurdukları bir yermiş. Semt ismini bu taşlardan almıştır. Günümüzde hem İstanbul'un trafiği yoğun, canlı kalabalık bir konut bölgesi olmayı, hem de lüks mağazaları, galerileri, lokantaları ve zarif vitrinleriyle seçkin bir semt olmayı sürdürmektedir. Haberlerde de duyduğumuz gibi, İstanbul'da hep trafik sıkıntısı oluyor. Bunu önlemek için evden daha erken çıkıp taksiyle gezmenizi öneririm. Eğer vapur turu yapmayı seviyorsanız, boğazda sizi bekleyen pek çok gemi göreceksiniz. Vapur değil de dinlenmek istiyorsanız, deniz kıyısındaki banklarda oturup tekneleri, boğazı, martıları izleyerek keyifli, unutulmaz anlar yaşabilirsiniz.

Bir kahvaltı ziyafeti çekeyim derseniz, sabah Bebek'te bir kafede kahvenizi içerken balkonda oturabilir, sabah sefası yapabilirsiniz. Öğlen ise Nişantaşı'nda sabah keyfinizi mükemmel bir yemekle sürdürebilirsiniz. Akşam ise boğazda bir balık keyfi... Boğaz, deniz, balık ile son akşamınızı değerlendirebilirsiniz.

2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyasının ilgisini üzerinde topluyor. Bu sayede turizmin başkenti olmayı başarıyor ve pek çok alanda Türkiye'nin lokomotifi kabul ediliyor. İşte bu yüzden, İstanbul'u "görülmesi gereken yerler" listenizde en üst sıraya yerleştirmenizi öneriyorum!
İREM ERKE-14 yaşındayım. İstanbul'u seçtim, çünkü pek çok insanın gitmek istediği ve gidince çok eğlendiği Dünya harikası bir kent orası.


Not: Bu yazı, Evliya Çelebi'nin doğumunun 400. yılı anısına hazırlanan ve tüm geliri UNICEF Türkiye Komitesi'ne bağışlanan "Torun Çelebiler Seyahatnamesi, 2011" adlı kitaptan editörlerin özel izni alınarak yayımlanmıştır.








 Yazılan Yorumlar...
gezgingenetikci
(18 Mayıs 2016)

Harika bir yazı olmuş, İstanbul aşıklarına, gezmedik görmedik yer bırakmasınlar diye bir yazı önerisi de benden: https://gezimanya.com/turkiye/istanbulda-gezilecek-yerler

can
(07 Ağustos 2012)

cok güzel

hakangeziyor
(02 Haziran 2011)

Sevgili İrem, keyifli anlatımınla İstanbulda küçük bir gezinti yaptık. Kalemine sağlık...

Necati Ekmekçioğlu
(02 Haziran 2011)

İrem,
Güzel yazını bu seferde bu seçkin sitede ve bir solukta okudum...
yazında benim fotoğraflarımı kullandığın için ayrıca çok tesekkur ederim...:-)
Ellerine sağlık...

NEŞE
(01 Haziran 2011)

İrem çok teşekkürler...İstanbul u tanımayan Anadolumuzun her köşesindeki ,belki de İstanbul un merkeze uzak ve daha anlattığın yerleri görmemiş kardeşlerine öyle güzel anlattın kiiii.Dünyanın en büyük ve en güzel şehirlerinden biri olan kentimizden ,anlattıkların sadece bir küçük noktaydı...Çok başarılı bir anlatım ,bravo canım..

 Yorum yazmak isterseniz...
 
Yorum Yazabilmek İçin Üye Girişi Yapmalısınız.